Demir eksikliği, Türkiye’de ve dünyada en yaygın besinsel eksiklik olarak dikkat çekiyor. Öğrenme, dikkat, gelişim basamakları ve bağışıklık sistemi üzerine etkileri nedeniyle özellikle çocuklarda ciddi sorunlara yol açan demir eksikliği, okul başarısını da belirgin biçimde düşürüyor. Araştırmalar, Türkiye’de 0-5 yaş arası çocukların yaklaşık yarısında, okul çağındaki çocukların ise yüzde 30’unda demir eksikliği anemisi bulunduğunu gösteriyor. Dünya genelinde ise her dört kişiden biri demir eksikliğinden etkileniyor.
Demir, oksijen taşıyan hemoglobin molekülünün temel yapı taşı. Eksikliğinde alyuvar üretimi azalıyor, kanın oksijen taşıma kapasitesi düşüyor ve yorgunluk, dikkat dağınıklığı ile fiziksel-bilişsel performansta gerileme ortaya çıkıyor. Yetersiz demir alımı, emilim bozuklukları, kanamalar ve hızlı büyümeyle artan ihtiyaç en temel nedenler arasında yer alıyor.
Beslenme, demir eksikliğinin önlenmesinde kritik bir role sahip. Bebeklerde ilk altı ay yalnızca anne sütü öneriliyor. Ek gıdalara geçişten sonra da iki yaşına kadar emzirmenin sürdürülmesi önem taşıyor. Kırmızı et, balık, kümes hayvanları, kurubaklagiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve kuru üzüm demir açısından zengin besinler arasında bulunuyor.
Demir eksikliğinin yalnızca beslenmeyle değil, tüketim alışkanlıklarıyla da ilişkili olduğu belirtiliyor. Özellikle yemeklerle birlikte tüketilen kahve ve çayın içeriğindeki tanenler, demir emilimini azaltarak eksikliğe zemin hazırlayabiliyor. Bu nedenle demir yönünden zengin öğünlerde bu içeceklerin sınırlandırılması öneriliyor.