Ülkemizde, “İklim Kanunu” adı altında TBMM’ye sunulan yasa teklifi ise, masum çevre düzenlemesi değil, küresel güç odaklarının planının Türkiye ayağıdır. Çevrenin tahribinde, okyanuslarda ki mercan resiflerinin yaşamsal önemde ki oksijenin üretilmesindeki rolü, atmosferde ki küresel ısınmaya etkisi olan gazlar nedenlerinden biri olan kutup buzullarının erimesi sonucu iklim dengesinin bozulacağını,eriyen buzulların kıyılarda deniz suyunun yükselmesi sonucu yaşanacak göçleri,kaybolacak kıyı tarımsal alanlarını ve üretilecek besinleri tehdit ettiğini bilmediklerini mi sanıyorsunuz? Aç gözlülük,doymazlık yanında olumsuzluklarla azalacak dünya nüfusunda kaynakların kendilerine yeterli olacağını düşünenler, yanılıyorsunuz...Ülkemiz de, yukarıda belirttiğim Çevre tanımı çerçevesinde,koruma sorumluluğu,sürdürülebilirliği konusunu içeren 2872 Sayılı Çevre Kanunu 2006 yılında son değişikliklerle çıkartılmıştır.Yasaların gerektiğinde güncelleştirilmesi gerekir. Ancak,mevcut Yasanın uygulanmasında sorumluluğu ve ihmali olanların böyle bir Kanunu yok sayarak; Cennette varlığı sayılan kutsal Zeytinlikleri altında ki madeni çıkartmak adına yok ederken, 1 ton topraktan 10 gram altın çıkartmak için, sodyum ve hafif oksitleyici çözeltilerden özellikle siyanürlü uygulamalar ile birlikte doğayı-geleceği tahrip edenler , yapılaşma adına yeşil dokuyu tahrip eden, otel-motel için yakılan faili meçhul orman alanlarına duyarsız kalanlar, denizlerin, göllerin,akarsuların kirletilerek su kaynaklarının sürdürülebilirliğine ihanet edenler aynı gelenekten gelen siyasiler değil mi ? Sn.ERDOĞAN'ın Basına yansıyan beyanında ki bizim yıllardır söylediğimiz.. Kızılderili şiirindeki,"Son Ağaç kesildiğinde,son bardak su içildiğinde,son balık yendiğinde insanlar paranın yenilemeyeceğini anlayacaktır...sözünün gereğini yaparak bir vebal taşımaması gerektiğini de söylemeden geçmeyeyim. İhtisas sahibi Akademik,Toplum Önderleri,konunun uzmanı Çevreci onlarca Sivil Toplum Kuruluşu,Varlık nedeni;Ekonomik-Sosyal-Siyasal Araştırma Vakfı olan,duyarlı kuruluşların,muhalefetin mevcut Kanunun yenilenmesinin hangi gerekçe ile yapıldığı soruları ve itirazlarının, Ülkemizin 23 yıldır "ben yaptım oldu yaklaşımı ile tek adam yönetiminin" dayatıldığının ifadesi olan anlayış ile yanıtsız kaldığı görülmektedir. Çevre sorununa, Ülkemizin yarısından fazlasının Yoksulluğun Yönetilmesi anlayışına mahkum edilen Emeklinin, emekçinin, Geniş halk kitlelerinin algısı ve tepkisi nedir diye bakacak olursak; Belediyelerin Aş Evlerinde öğün kurtarma derdine düşen insanların çevre sorunlarının yarınlarını nasıl etkileyeceğini düşünenlerin tepki vermesi mümkün mü? Ancak; yarınlarına sahip çıkan bilinçli GENÇ ADAMLARIN,geleceğe yönelik olumsuzluklara tepkileri büyüklere de örnek olacak gibi görünmekte... “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün yol göstericiliğinde;
Çaresiz değilsiniz.ÇARE SİZSİNİZ...
Yük.İnş.Müh.M.SAİT KÖSE