Teyzem de bu eğitim neferlerindendir. Onun da annem ve dedem gibi Anadolu çocuklarına birçok hizmeti vardır. Teyzemin ilk öğretmenliği sırasındaki bir anısını anlatmadan geçemeyeceğim. Anadolu’nun bir dağ köyünde çalıştığı sırada sınıfa müfettiş geliyor. Bu sırada dağ çiçekleri çocuklar yeni yeni okumayı öğenmişler. Müfettiş tahtaya “ civciv” yazarak bir öğrenciyi yazdığını okutmak için kaldırıyor. Çocuk çok doğal bir şekilde “cücük” diyor. Bu durum üzerine teyzem tahtaya “civciv civciv civciv” diye tekrar yazarak hep birlikte çocuklara sesli bir şekilde okutuyor ve tekrar başka bir öğrenciyi tahtaya çıkartarak tahtadaki yazıyı okumasını istiyor, öğrenci yine “cücük cücük cücük” diye okuyor tahtada yazılan “civcivi”.
Evet, eğitim sevdalıları bu zor şartlar altında çalışıp didiniyorlar yıllarca. Genç Türkiye’ye önderimizin açtığı yolda gençler yetiştirmek için.
Burada eğitim sevdalılarından başta önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve görmeden tanıyıp sevdiğim Sıdıka Avar öğretmenimle birlikte yollarımın kesiştiği hayatıma ışık tutan öğretmenlerden bazılarını anlatmaya çalıştım. Ne mutlu onlara ve tüm öğretmenlere.
Son olarak bir harf için kırk yıl köle olunuyorsa yirmi dokuz harf için yirmi dokuz kere kırk yıl kölesiyiz öğretmenin. (Ali Rıza Bin boğa şarkısı)
Bitti
Hep o sevgimle