Ne demiş; atalarımız, büyüklerimiz, ulularımız?
Derken de ne güzel demişler…
***
“Hoca efendi osu….ca, cemaatte altına sı….çar…
***
Bir iki gün önce hep “iyi polisi oynayan” Bülent Arınç her ne hikmetse CHP’li Muharrem İnce’ye demediğini bırakmadı.
Tabii Muharrem İnce de ondan geri kalır mı? O da hocalarından gördüğü üzere Arınç'a aynı şekilde demediğini bırakmadı
***
Bütün bunlar iyi örnekler. Helal olsun!
İbretle, hayretle ve de utanarak izledik bu iki bizi temsilen o kutsal mekânda görevli büyüğümüzün(!) atışmalarını.
***
Benim anlayamadığım, siyasi rekabet yâda ayrı görüşteki rakibinin bulunduğu yeri sarsmak için onun bir yanlışını, eksiğini, hatta utancını araştırıp bulmak; onu teşhir etmek mi? Siyasetin olmazsa olmazlarından mı acaba?
***
Arınç ne diyor?
500 milletvekilinin içinde sadece bir tek “cinsel taciz” iddialı dosya var. O da Muharrem İnce’ye ait. Bu yüz karası bir olaydır, üstü örtülemez. Bu cinsel taciz iddiasından kurtulana kadar bulunduğu görevden istifa etmesi gerekir. ( Neden? Ortada mahkemelerce kanıtlanmış bir taciz olayı var mı?) CHP içindeki kadın milletvekilleri Sayın İnce’nin yanında oturmamalı, onunla selamı sabaha kesmelidir. Sayın Kılıçtaroğlu ise cinsel taciz iddiasıyla(?) (Neymiş? Sadece iddiaymış!) suçlanan bir insanı Grup Başkanvekili olarak görevine devam ettiremez. Derhal görevini bırakmasını istemeli. (Herhalde CHP’nin de iç işlerinden sorumlu sanıyor kendini.)
***
İnsanın aklına ister istemez CHP eski genel başkanı Deniz Baykal'a ve diğerlerine onana oyunun aynısı mı oynanıyor? Diye geliyor…
Ne kadar ayıp, adaba yakışmayan şeyler bunlar? Çoluk çocuk sahibi insanların çoluk çocuğunun geleceğiyle oynamak; onların başlarının öne eğilmesini sağlamak…
Nasıl bir haz duyma hissi, dürtülümü?
***
Peki, Muharrem İnce ne diyor?
Bu güne kadar böylesi tezgâhı çok daha alt seviyelerde birilerinin kurguladığını düşünüyordum. (Bre gafil, senin gibi birisiyle alt seviyelerde birileri uğraşabilir mi? Bu ne aymazlık mı desem?) Arınç’ın şahsıma yönelik tutanaklara yansıyan sözlerinden anlıyoruz ki organizasyon çok daha yukarılarda hazırlanmış.
(…)
Ancak Sayın Arınç bilmelidir ki, iftira atıp kürsüden kaçamayacaktır. Bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağım, ister dokunulmazlığımı kaldırın, ister kaldırmayın, söylediğiniz sözlerin, bu çirkin iftiranın ve kurgunun bu tezgâhın hesabını soracağım.
***
Gelelim Yüce Meclisteki “KARAKTERİ BOZUK TİP” kavgasına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, CHP’li Kamer Genç’e, “burada (Yüce Meclisten bahsediyor) ünü Türkiye’nin dışına taşmış bazı karakter bozukluğu olan tipler var” diyebiliyor.
Genç ise, “Gel gidip doktora muayene olalım, hangimizin karakteri bozuk”
***
“Oğlum benim babam, senin babanı döver…
Yok, yav asıl benim babam, senin babanı döver, oğlum.”
***
Ve bu kavgayı aralamak için (MHP’li) Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ta dâhil oluyor.
Ben burada Yüce Mecliste ki, bu konuşmaları aynen yazmak istemiyorum.
Çünkü bütün konuşmalar bire bir hakaret ve aşağılama içeriyor…
***
Yüce Mecliste; bizim gibi sıradan vatandaşlara hiçte iyi örnekler olmayan diyalogların yaşanması gerçekten üzücü. Oysa bizler o meclis çatısı altında bizlere iyi örnekler olacak diyaloglar yaşanmasını beklemek hakkımız olsa gerek.
NOT: ARADA BİR BUNALDIĞIMIZDA başlıklı yazımı bir dalgınlık eseri eksik yazmışım. Özür dileyerek tamamlıyorum.
“Sahip olduklarımın farkına vardığım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim. Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perede demişti.
Peki ya hayal değil de gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak, üzere kapansaydı…
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı.
Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence.
Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim. Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki.
Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın.
LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN.
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini ‘Yaradan dan’ başka bilen yok. İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin.
Bilerek – bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin. Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın.
Biraz Hıncal Abi tarzı olacak ama sevginizi ve verdiğiniz değeri haykırın olara, iş işten geçmeden…
Ve en önemlisi…
VEDİĞİ – VERMEDİĞİ, ALDIĞI – ALMADIĞI HERŞEY İÇİN TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’A”
CAN DÜNDAR