Çağımızın hastalığı psikolojik rahatsızlıklar.

Bu hastalıklar modern toplumun oluşturduğu bir şey.

Son araştırmalara göre psikanaliz, antideprasan ilaçlardan daha kalıcı ve yararlı. Özellikle kadınlar çoğunlukta olmak üzere ilaca bağımlı insan sayısında büyük artış var ve psikanaliz deliliği çağrıştırdığı için pek tercih edilmiyor.

Eğer psikolojik rahatsızlıklar modern çağın hastalığı ise, psikanaliz de modern çağın tedavi yöntemi, ilaçlarda öyle.

Geçenlerde bir film de bir anekdot izledim, paylaşmak istiyorum;

Yaşamınızı bir sepete koyun, sepet sırtınızda olsun, sepeti doldurmaya küçük şeylerden başlayın, spor malzemeleriniz, yemekleriniz, arabanız, eviniz, çocuklarınız, eşiniz, anneniz, babanız, kardeşleriniz, akrabalarınız, okulunuz, işiniz, ilgi alanlarınız, bu sıralamayı istediğiniz kadar uzatabilirsiniz, uzatın.

Bir süre sonra bakıyorsunuz sepet doluyor ve yükünüz çok ağırlaşıyor.

Yaşamın yükü bu.

Yaşıyor olmanın yükü…. 

Bir ara sepet sizi rahatsız etmeye başlıyor.

O sepetin yandığını düşünün.

Önce neyi kurtarırsınız?

Yanıt kişiye göre biraz fark getirse de, sanırım “çoğunluk” çocuklar der.

Ya da eğer sizi bu sepet ezecekse, sepeti taşıyamıyorsanız, atın sırtınızdan…

Çekleri, senetleri, faturaları, borçları, kredileri, trafiği, fanatikliği, çok yemeyi, çok uyumayı, (ömrünüz uzar) gerekirse evinizi, arabanızı, üç beyazı, mülk edinme hırsını atın…

Yalanı, adam satmayı, dedikoduyu, insanları küçük görmeyi, gösterişi atın…

Sırtınızdaki sepetleri yakmadığınız sürece o yükü sırtınızda taşımaya zorunlusunuz…

Ya da bir çok insan gibi sepetin sırtınızdan yok olması, yani rahatlamanız için ölümü beklemek zorunda kalırsınız…

Beklemeyin…