Yaşlısı, genci, çocuğu; erkeği, kızı.
Şapkalısı, kasketlisi, fötrlüsü, feslisi, külahlısı…
Kravatlısı, papyonlusu, ütülü pantolonlusu, şalvarlısı, ayağı yemenilisi, kunduralısı…
Sakallısı, sakalsızı…
***
Türbanlısı, kot pantolonlusu, etekliklisi, mantolusu, başı açığı, ayağında yırtık bir lastik terliklisi, rugan çizmelisi döpiyeslisi, siyah çarşaflısı…
***
Bir acayip topluluk…
***
Eski adı daha doğrusu bizim bildiğimiz adı, “Balıklı Parkı” olan. Şimdilerde ise adının ne olduğunu bilmediğim “Gaziler Caddesinin” ucuna bağlanan boşlukta ikindiye doğru mahşeri bir kalabalık.
Yukarıda saydığım bütün insan(!) figürleri…
***
Kiminin elinde bir, kimini elimde iki hatta üç plastik dondurma kabı; ha babam kıtlıktan çıkmışlar, hiç görmemişler gibi büyük bir iştahla bir şeyler yiyorlar…
***
Önce uzaktan kalabalığın ne olduğunu anlamadım. Acaba bir yürüyüş, ya da bir toplantımı var diye düşündüm. Kalabalığa yaklaştıkça milletin bir şeyler yediğini fark ettim.
Biraz daha yaklaşınca ortalardaki büyük çadırın üstünde “Şahinbey Belediyesi Aşure Dağıtım Çadırı…”
***
Gördüm ki bu güruh, devletin bekasını, haysiyetini düşünemeyecek kadar el açmaya, “ver yiyeyim, ört yatayım bekle canım çıkmasına” alışmış ki; iflah olacağımız kalmamış.
***
Bir şekilde hükümet destekli belediyeler…
Azdan çoktan da olsa; bulgurdu simitti, kömürdü derke; vatandaşın bir ekmek parası için çalışmalarına gerek kalmadan kişiliksiz, yaşamaya alışmış olmalarını olağan karşılamak gerekmez mi?
Eh… Bir de ağızlarını da tatlandırdıktan sonra, geriye ne kalıyor?
Böyle bedava yaşamalarının karşılığında namusları olan “oy’larını” analarının sütü gibi helal ederek karınlarını doyuran “vakıflar” kanalıyla üstlerine başlarına bir şeyler veren, zaman zaman da ağızlarına bir parmak “aşure” çalan iktidara oylarını verirler.
***
Bunların dışında kalan gariplerde şapkalarını önlerine koyarak “bu iktidar yüzde ellinin üstünde “oy’u” nasıl alıyor diye düşünür.
***
Düşünürlerde ne olur? Düşünceleri çare mi olur?
Hayır!
***
O garipler bilmezler ki; kendilerinin “düşünmeleriyle yaptıkları” sadece “haybeye kürek sallamaktır”
O garipler bilmezler ki; bedava yaşamaya, asalak yaşamaya alışmışların dertlerinin devası yoktur.
***
Du hastalığın devası ayrıca dünyanın hiçbir yerinde yoktur…