Onlar kovalıyor bizler hep kaçıyoruz. Şimdi biz kovalıyoruz onlar kaçmıyor. Yine kaçan biz oluyoruz. Burada bir terslik var ama, nerede?
Aslında sözde bizlerin seçip gönderdiği, insanlar bize hizmet etmesi gerekirken biz onlara kölelik ediyoruz. Tek onlarla kalsa; birde onlara bağlı kurumlar iliğimizi somuruyorlar. Sesimiz çıkmıyor.
Kaçıp saklanıyoruz. Atalarımız ne demiş, “Hiç bir gücün yoksa kapının arkasından balta sapını eksik etme. Zira dinsizin hakkından imansız gelir. O da balta sapıdır”.
İşte şu an dürüst dar gelirli halk kesimi ve emekçi esnaf kesimi, kurumlar ve yerel yönetimlerin elinden, kaçıp saklanacak yer arıyor. Çünkü kurumlara belediyeler, oda, dernekler sicil gibi her tarafa borçlu icralık birçok esnaf, ne yapacağını bilemiyor.
Ancak çareyi kaçmakta buluyorlar. Yalnız kaçmakla sorun çözülmüyor. Hala anlamadınız mı? Artık kaçma değil, dik durmanın zamanı geldi. Allah için kaçmayıp dik durmasını bilmek gerekiyor.
O zaman bu odalar, dernekler, belediyeler halkın karşısında duramayacaklar. Halk için çalışacaklardır. Yada halkın karşısında onlar kaçacak delik arayacaklar unutmayın.
Bakın merhum Ecevit ne demişti. “Güçlüler kadar güçsüzlerde cesaretli olsa çok şey değişir.”
İşte bende merhum Ecevit’in öğrencisi olarak, kaçarak bir yere varamayız unutmayın, diyorum.