Okuyunca aklım yerinden çıktı, sanki!
Bu ne akıl durgunluğu, akılların iflası?
***
Ergenekon davasında gizli tanık olarak, bağlı olduğu melanet ve ölüm çetesinde kod adı ‘Parmaksız Zeki’ olan...
Ve de şimdi, bu davada ki kod adı ‘Deniz’ olan…
Asıl adı ise Şemdin Sakık olan…
Ne demeli bilmem, kişi TSK 46. Genelkurmay Başkanı ve Karargâhının yargılandığı bir davada tanık olarak dinleniyormuş(?)
***
“Kurda kuzu’nun teslimi” bu olsa gerek.
Bu ne mantık?
***
Yıllarca bu şer ve melanet odaklarıyla ölesiye ve de öldüresiye mücadele eden kahramanları böyle bir kişinin ifadesi ve merhametine bırakmak.
Olacak iş değil.
***
Ve bakın. İlker Başbuğ Paşa, bu konuda: “Bugün Silivri de Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK terör örgütü karşı karşıya bırakılmıştır.” diyor…
“Bugün T ürk Ordusu’nun PKK’ya karşı yürüttüğü mücadele yargılanmaktadır.” Diyor…
“Bugün bir tarafta ömürlerini PKK terör Örgütü’ne karşı mücadele ile geçiren, ancak haksız ve mesnetsiz suçlamalarla Ergenekon Davası’nda sanık sandalyesine oturtulan Türk Ordusu’nun komutanı ve karargâhı yargılanıyor.” Diyor.
“Dün Bingöl’de (1993) 33 erimizin şehit edilmesi için emir veren bir terörist, bu gün sanık sandalyesine oturtulmakta.” Diyor.
***
Ve bugün eli kanlı bu kişi neredeyse faili meçhul bütün suikastların devlet destekli olduğunu söylüyor.
Mesela: 1993’te 33 asker şehit edildi. Her gün telsiz dinleyen, neredeyse ne kadar kişi olduğumuzu bilen, hatta 200 kişi olduğumuzu bilen güvenlik güçleri, bu taburu çıkartırken, eylem yapılacağını bildiği halde neden tedbir almadılar.” Diyor.
Mesela: “1993 yılında Mumcu cinayetiyle başlayan, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın cinayetiyle son bulan cinayetlerin sahibi olması gerekir. Bahtiyar Aydın Lice’de helikopterden iner inmez vuruldu. O zaman Lice yakınlarındaydım. Etrafımız kuşatılmıştı. Adeta bitiş seviyesindeydik. Bir anda telsiden ‘Paşa vuruldu’ diye bir anons geçti. Telsizle Lice’deki dağlık grubu aradım. Yapmadıklarını söylediler. Paşayı devlet içinden ekip vurdu. Hatta duyduğuma göre vuran asker de öldürüldü.” Diyor.
***
Böylece bu kişi bu ifadeleriyle hem kendini, hem de bağlı olduğu şer odağını “sütten çıkmış ak kaşık” olarak lanse etmeye çalışıyor…
***
Ve kendileriyle mücadele eden askerlerimize, bu ifadelere dayandırılarak ‘suçlu’ ya da ‘suçsuz’ denilecek…
Yazık…