Ne yazmamalı?…
Babıâli dâhil tüm ülke gazetelerinde…
Çaresizlik içinde cayır cayır yanan vatandaşın dertlerine çare bulacak yetkinler arasında:
Yazılanları okuyan var mı?
Yazılanları dikkate alan var mı?
Ülkenin pahalılıkla, zam fırtınasıyla nasıl bir yıkıma uğradığıyla ilgilenen var mı?
Vatandaşın derdini anlatacağı; anlatacaklarını samimiyetle dinleyecek yetkinler var mı, yazılanları okuyorlar mı?
Hiç sanmıyorum!
Çünkü bunlar o yetkinler için önemsiz şeyler ve buna benzer basit şeylerle uğraşacak, zaman öldürecek vakitleri yok!
Bu fırtınanın yıkımını asgariye indirecek tedbirler alacak ya da alabilecek bu konuda fikir üretecek…
Yok, öyle bir şey.
Değirmen yitmiş biz değirmenin şunu sunu bunu sunu arıyor, bununla vakit öldürüyoruz…
Çare…
Allah büyük diyor, her zaman olduğu gibi yine işi Allaha havale ediyoruz.
Yaz’ı bitirdik. Sonbaharla birlikte kış’a adım attık.
Önümüz kış. Önümüz karanlık…
Kim bilir beklide birçoğumuz kış’ın soğuğunda titrerken ısınmak için çareler arayacağız!
Ya faturasını ödeyemediğimiz için doğalgazımız kesilmiş olacak…
Ya da!...
Her ne ise…
“Eldeki yara duvar deliği…”
Ve bizim için “her şey çocukken güzeldi” demek varken; günümüz çocukları için bu günkü yıkımlar yüzünden pekte “her şey çocukken güzeldi” demek mümkün olmasa gerek…
Ve yarın çocuklarınız size bu günlerin kendilerindeki yıkımları soracaklalar…