SEPTİKLİK
Ben son zamanlarda septikleştim. Hem de bayağı septikleştim!
Peki, bu nedir ne değildir?
Önce bunu bir bilelim değil mi?
Kaba tarifiyle şüphecilik, acabacılık…
Ha bu arada kimi tip insanları ya da yadırganacak gibi şeyleri gördüğümde de onlara karşı fobi oluşmaya başladı.
Yani normalde korkulmaması gereken şeylerden de korkmaya başladım.
Yoksa ben kafayı yedim mi?
Eğer bende bu hastalıklar gerçekten var olmaya başladıysa bunun tek sorumluları günümüzde; günlerden beri bir hükümet kuramayan siyasiler.
***
Son zamanlarda camilerde tuhaf kılıklı, saçlı sakalı gençler görmeye başladım. Dedim ya belki de bana öyle gelmeye başladı. Dünyanın her yerinde oldukları söylenen İŞİD ciler mi?
Gece bir yarısı uzaktan uzağa bir patırtı kütürtü duyuyorum.
Aha bir yerlerde bir çatışma var. Oysa duyduğum düğünlerin sonunda patlatılan havai fişekler, çatapatlar…
Ama siz gelin o andaki o sesleri patlamaları benim aklıma anlatın.
Anlamıyor!
Dediğim gibi septikleştim…
Aklımda kimi şeylere karşı anlaşılmaz bir fobi oluştu.
Kendimi toparlayamıyorum, toparlanamıyorum!
***
Şimdilerde ayrıca aklımı şu sorular yiyip bitiriyor.
Acaba diyorum…
Koca Türkiye Cumhuriyeti daha ne kadar baş belirsiz meydan ıssız hükümetsiz kalacak?
Acilen çözülmesi gereken kimi meselelere tam yetkiyle kimler kafa patlatacak?
Erken seçimdi, geç seçimdi safsatası ne zaman sonlandırılacak?
Ülkemizin dış ülkelere karşı itibarını düşünerek kimler bir an evvel kolları sıvayacak hükümet kuracak?
Lafla peynir gemisinin yürüyemeyeceğini hangi akil insanlar idrak edecek olaya el koyacak?
Terör belasına hangi babayiğit YETER ARTIK diyecek?
Mehmet Akif Hocanın dediği gibi:
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyerek kükreyecek?
Ha…
Çıkacak mı böyle bir babayiğit…
Bu tür babayiğitlerin harman olduğu ülkemizde ben inanıyorum ki yine zincirleri kıracak babayiğitler çıkacak!
Yeter!
Yeter!
Yeter diyecek!