Düşün

 Kibrit kutusundaki kibritler, toplumun içinde yaşayan insanlar gibidir. Hepsi birbirinin aynısı gibi görünseler de her biri farklıdır. İnsanın yaşamı gibi her bir kibrit önce yanar ve sonunda kül olup sönüverir ama etkileri farklı farklı olur. Kimi kibrit çöpü bir amaca hizmet etmek için yanar, kimi amaçsız tüketir ömrünü. Kimi yanarak zarar verir çevresine…

– Bazıları öyle incedir ki her an kırılacak, yanmaz diye düşünürsünüz ama en iyi de onlar yanar.

–  Bazıları öyle kalındır ki yanınca hiç sönmeyecek diye düşünürsünüz ama alev bile almadan ucundaki kimyasal madde bir anda yanıp sönüverir.

– Kimileri düzgün değildir ama yine de eksiksiz görevini yerine getirir.

– İlk yanan kibrit çöpleri hep en üstekilerdir.

– Binlerce kibrit çöpü bir ağaçtan çıkar da, bir kibrit çöpü yeter koca bir ormanı yakmaya…

– Islanmış bir kutuda yanabilecek kuru bir kibrit kalmamıştır artık… İnsan içinde yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemez, ister istemez etkilenir.

– Bazı kibrit çöpleri kutuda aykırı bir şekilde diğer yöne bakar ve kutu açıldığında ilk önce onlar fark edilir ve ilk önce onlar yanar.

– Bazı kibrit çöpleri birbirine yapışıktır. Biri yanınca diğeri de yanar.

– Bazı kibrit çöpleri de kendisiyle birlikte kutuyu da yakan kibrit çöpleridir. İçinde bulundukları toplumu da beraberinde yakarlar.

– Bazı kibrit çöplerinin ucunda yanıcı kimyasal maddesi yoktur. Çöp olmaktan öteye geçemez. Kutu içinde amaçsızca işe yaramadan öylece durur. Toplumun içerisinde amaçsız ve işe yaramadan yaşar giderler.

Hayat akarken, kibrit çöpü karar vermez nasıl ve neden yanacağına, insan bulunduğu toplumda kendi yolunu çizebilir kader izin verdiği ölçüde…

///

Hisset

KİMİ SEVSEM SENSİN

kimi sevsem sensin / hayret

sevgi hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarım bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

 

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırmızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

 

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

 

ATTİLA İLHAN

///

Gülümse

KİBAR TEMEL

Temel, İstanbul'a yeni taşınmıştı. Kapıcı sabah kapıyı çalmış. Temel, kimseyi beklemediğinden merakla kapıya yönelmiş ve seslenmiş:

―Kim o?

Kapıcı:

―Çöp! diye bağırmış.

Temel gayet sakin ve kibar bir dille konuşmuş:

―İhtiyacımız yok...

////

Kulağına küpe olsun

İlim aşağıdakileri yükseltir, cahillik yüksektekileri alçaltır.

(Anonim)