Kahramanmaraş merkezli depremlerin oluşturduğu hasarın yerinde görülmesi amacıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim elemanları ve İnşaat Mühendisleri Odası Salihli Temsilcisi’nin dahil olduğu bir araştırma grubu, yıkımın en fazla olduğu Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay bölgelerinde incelemelerde bulundu. Üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümü hocaları yaptıkları inceleme sonrası 17 maddelik bir ön rapor hazırladı. Raporda, bölge jeolojik, sismik, geoteknik ve yapı davranışı açısından dört ana bölümde hazırlanarak yayımlandı. Raporda öne çıkan başlıklar arasında, fay kırığı ve faya bağlı gelişen genleşme çatlakları hem zeminde, hem de binalarda kesme tipi deformasyonlara ve yıkımlara neden olduğu gözlendi. Elbistan ve Hatay’da bulunan istasyonlardan elde edilen veriler doğrultusunda, kaydedilen spektral ivme değerlerinin, yönetmeliklerin öngörmüş olduğu spektral ivme değerlerinin 2-3 katına çıktığı tespit edildi. Deprem yönetmeliğindeki spektral ivme değerleri özellikle yüksek periyotlarda güvensiz tarafta kaldığı görüldü. Zemin tipi ve yeraltı geometrisinden buna neden olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle Yönetmeliklerde iyileştirmelere gidilmesi önerildi. Saha incelemelerinde hasarların özellikle havza geometrisine sahip bölgelerde ve alüvyonel zeminlerde yoğunlaştığı gözlendi. Kayalık ve yamaç alanlarda yıkımın daha az sayıda olduğu tespit edildi. Yeni yerleşim alanlarının planlamasında bu durumun olabildiğince göz önünde tutulması gerekmektedir. Yıkıma sebep olan hatalar proje kaynaklı olabileceği gibi malzeme ve uygulama eksikliklerinden de kaynaklanabilmektedir. Özellikle hazır beton kullanılmadan, uygunsuz boyutlarda agrega içeren kötü beton uygulamalarının nervürsüz düz donatı kullanımı ile birlikte betonarme yapılarda hasar oluşumunda etkin olduğu görüldü. Yapısal hasarlı binalarda görülen en önemli sorun, özellikle kolon ve kirişlerin uç bölgelerinde yetersiz etriye kullanılması ve/veya kullanılan etriyelerin kanca detayları 135 derece olmamasıdır. Yetersiz sargılama sonucu, etriyelerin açılarak, boy donatılarının burkulması sonucu oluşan hasarlar gözlemlendi. Yapılan tüm gözlemler ve değerlendirilmeler sonucunda, deprem tehlikesi bulunan bölgeler başta olmak üzere, mevcut ve yeni planlanacak yerleşim alanlarının risk haritasının oluşturulmasının öneminin ortaya çıktığı, bu çerçevede risk haritasına esas mikrobölgelendirme çalışmalarının mutlaka yapılması gerektiği rapor edildi.