Hava Durumu

#Gaziantep Özel Anka Hastanesi

Gaziantep Ekspres Gazetesi - Gaziantep Özel Anka Hastanesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gaziantep Özel Anka Hastanesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Özsaraç Hasta Kabulüne Başladı Haber

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Özsaraç Hasta Kabulüne Başladı

Hasta memnuniyeti odaklı sağlık hizmeti vermeye özen gösteren Gaziantep Özel ANKA Hastanesi, hekim kadrosuna uzman isimleri dahil etmeyi sürdürüyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. İlker Özsaraç, Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nin hekim kadrosu arasında yerini alarak hasta kabulüne başladı. Dr. İlker Özsaraç kimdir? Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2003 yılında mezun olan Dr. İlker Özsaraç, uzmanlığını 2012 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaptı. 2004-2007 yılları arasında 25 Aralık Devlet Hastanesi Acil Servisinde görev yapan Dr. Özsaraç, 2007-2012 yılları arasından Gaziantep Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı,2012-2014 yılları arasında Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi, 2014-2017 yılları arasında Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi,2017-2024 yılları arasında farklı özel hastanelerde görev yapmıştır.Dr. Özsaraç’ın tıbbi ilgi ve uzmanlık alanları, Astım KOAH, Bronşit Zatürre, grip, nezle,  Covid, öksürük, balgam, nefes darlığı, solunumsal yoğun bakım, allerjik hastalıklar,alerji ve solunum fonksiyon testi, kan tükürme, sigara bağımlılığı, akciğer embolisi(pıhtı atma), akciğer kanseri, bronkoskopi, bronsiektazi, akciğerde sıvı toplanmasıdır. ANKA Hastanesi ileri tani ve tedavi yöntemleri, uzman ve akademik hekim kadrosuyla tüm branslarda hasta kabul etmektedir. Hastaların kendilerini özel ve güvende hissetmeleri için tüm detaylar düsünülerek, tasarlanan ve SGK anlaşması ile SSK, Emekli Sandığı, Bagkur’lu hastalara ulasan ANKA Hastanesi’nde, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Dermatoloji, Endokrinoloji, Gastroenteroloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Genel Cerrahi, Obezite ve Metabolik Cerrahi, Kardiyoloji, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi,Kadın Hastalıklari ve Doğum, Iç Hastalıklar, Kardiyoloji, Algoloji,Beslenme ve Diyetetik , Klinik Mikrobiyoloji, Neonatoloji, Nöroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Üroloji, Kulak Burun Bogaz, Göğüs Hastalıkları, Göz Hastalıkları bransları olmak üzere Yeni Dogan Yogun Bakim, röntgen ve radyoloji laboratuvar, biyokimya laboratuvari, mikrobiyoloji laboratuvari hizmetleri verilmektedir.

Hareketsiz Yaşam Diyabete Neden Oluyor Haber

Hareketsiz Yaşam Diyabete Neden Oluyor

Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Yağcı, “Diyabet, vücutta pankreas adı verilen organın salgıladığı insülinin herhangi bir sebeple az salgılanması, salgılanmasında bir bozukluğun oluşu ya da salgılanmasına rağmen etkisinin yetersizliğine, bağlı olarak, kan şekerinin kronik bir şekilde yükselmesiyle seyreden, metabolik bir bozukluk Karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve hareketsizlik başlangıçta obeziteye neden oluyor ve insülin direnci gelişiyor. Belirli bir süre sonra da diyabet açığa çıkıyor.”dedi. Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını Tip 1 ve Tip 2 diyabet ,yani insüline bağımlı olan ve insüline bağımlı olmayan vakalarının oluşturduğunu söyleyen Doç. Dr. Yağcı, Tip 2 diyabetin görülme sıklığının daha fazla olduğunu belirtti “Diyabete yakalanma yaşı giderek düşüyor “ Hızlı kilo vermek ,çok su içmek ,ağız kuruluğu ,çok idrara çıkmak ,çabuk yorulmak, iyileşmeyen yara, kadınlarda tekrarlayan vajinal mantar enfeksiyonları,kaşıntı,bulanık görme,inatçı enfeksiyonlar ve başka birçok bulgunun şeker hastalığı belirtisi olabileceğini vurgulayan Doç. Dr.Yağcı, çocuklarda bu belirtilerin daha ağır olduğunu söyledi. Çocuklarda huzursuzluk, kilo kaybı ,çok su içme, çok idrara çıkma diyabet belirtisidir. Çocuklarda görülen genelde Tip 1 diyabettir. Pankreasta insülin yapan beta hücrelerinin harap olması ile birlikte, bu hastalık aniden ortaya çıkar ve çocuklar acile koma halinde getirilir. Günümüzde eskiye göre komayı daha az görüyoruz. Toplumda bilinçlenme oldu. Şeker hastalığının belirtilerini aileler artık bildiği için bir anormallik fark eder fark etmez çocuklarını doktora getiriyorlar. Böylece erken teşhis konabiliyor ve hemen tedaviye başlanabiliyor. “dedi  Diyabet hastalığının kontrol edilmezse ciddi sorunlara yol açacağını söyleyen Doç. Dr. Mehmet Ali Yağcı , “Diyabet uzun dönemde kalp ve damar hastalıklarını tetikliyor. Diğer yandan diyabet, felç riskinin yanı sıra böbrek yetersizliğine de neden olabiliyor. Diyet ve hareket ile önemli ölçüde diyabet  kontrol altına alınabilir. Ancak bunlar yapıldığı takdirde hala şeker normal seviyeye getirilemiyorsa, ,ağızdan kullanılan ilaçlar ve insülin tedavisine başlanır . Diyabet hastaları bariatrik cerrahi yöntemi ile birlikte uzun dönemde kilo kaybı ile birlikte ilaç kullanmadan yaşamlarını sürdüre de biliyor Diyabetin kilo ile ilişkisi var. İnsan ne kadar ideal kiloya yakın olursa, o kadar şeker stabil seyrettirilir” diye konuştu.

Mide Kanseri Sinsi İlerliyor Haber

Mide Kanseri Sinsi İlerliyor

Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Gastroentereloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Yağcı, toplumda sık görülen mide kanserine dikkat çekti. Doç.Dr. Yağcı, mide kanserinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi: “Mide kanseri en çok görülen kanser türlerindendir. Bu anlamda mide kanseri ameliyatı da cerrahi kanser müdahaleleri arasında en çok uygulanan dördüncü müdahaledir. Mide kanseri riski erkeklerde ve yaşlılarda görülme riski daha fazladır. Mide kanserinin en önemli nedeni genetik yatkınlık dışında beslenme alışkanlığıdır. Tuzlu besinleri fazla tüketme, az sebze ve meyve yemek en başta gelmektedir. Bunların yanı sıra mangal eti de mide kanseri yapabilecek yapıya sahiptir. Beslenmenin yanı sıra Hpylori bakterisinin etkisi, sigara, alkol temel mide kanseri nedenleri arasında yer almaktadır.” Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor Genellikle sinsi ilerleyen mide kanserinin belirtilerinin kanser ilerledikçe ortaya çıktığını dile getiren Doç.Dr. Yağcı, midede elle hissedilebilir kitle, ağrı ve midenin ağırlaşması, iştahsızlık, kilo kaybı,yemek sonrası rahatsızlık, şişlik,bulantı, kusma, yorgunluk,mide ya da bağırsakta kanamanın hastalık belirtileri olduğunu söyledi. Erken teşhis ve tedavinin hayat kurtardığını ifade eden Gastroentereloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Yağcı, teşhis ve tedavi yöntemleri ile ilgili de şu bilgileri verdi: ”İlk önce fiziksel olarak hasta uzman doktor tarafından muayene edilir. Ardından endoskopi yöntemiyle mide incelenir. Endoskopi yöntemi mide kanserini kesin bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Endoskopi ile yapılan inceleme sonrasında mideden biyopsi alınarak incelenir ve kanser hücreleri kontrol edilir. Japonya gibi ülkelerde endoskopi hiçbir şikayeti olmayan insanlarda bile tarama amaçlı yapılmaktadır. Maalesef ülkemizde endoskopi denilince hastalar korkarak çoğunlukla yaptırmamaktadır. Bu nedenle hastalara geç tanı konulmaktadır. Hastanemizde her türlü endoskopik işlemler sedasyon altında (uyutularak) yapılmakta, hastalar işlemden 30 dakika sonra günlük hayatlarına geri dönmektedir. Mide kanserinin en birincil tedavi yolu ameliyattır. Mide kanseri ameliyatı ile tespit edilen kanser hücreleri ve tümör mideden kesilerek çıkarılır. Rutin uygulama laparatomi denilen açık yönteml ile yapılmasıdır. Ancak son yıllarda giderek artan laparoskopik yöntem (kapalı) mide kanserinde de başarı ile uygulanmaya başlamıştır.” Sindirim sistemi kanserlerinin mide kanserinde de rutin olarak laparoskopik yöntem ile tedavi edildiğini dile getiren Doç.Dr. Yağcı,“Açık yöntemle aynı oranda kanser tedavisinde başarılı olmakta Ameliyat sonrası ağrı yok denecek kadar az duyulmakta. Hastalar çok daha az hastanede kalmakta. Günlük aktivetelerine ve işe dönüşleri daha hızlı olmakta Ameliyat sırasında daha az kanama olmakta ve daha az kan verilmesi ihtiyacı olmakta. Estetik açıdan da karında büyük yaralar açılmamakta ve bir kaç yıl sonra kaybolan izler oluşmaktadır. “dedi

Kış Geldi, Acil Servisler Doldu Taştı Haber

Kış Geldi, Acil Servisler Doldu Taştı

Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeliz Karakan, son aylarda üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetiyle hastanelerin acil servislerinde yaşanan yoğunluğa dikkat çekti. Özellikle öksürük, ağrı ve ateş gibi şikayetlerin fazla olduğunu dile getiren Dr.Karakan, “Bu şikayetlerin bir ay kadar devam etmesi insanlarda yeni bir salgın olup olmadığı endişesi yaratıyor.”dedi. “Şikayetler 1 ay sürebiliyor” İnsanların evlere kapanmasına neden olan koronavirüsün yeni varyantlarla etkisini devam ettirdiğini belirten Dr. Yeliz Karakan,”Koronavirüste, ölüm riski büyük oranda azaldı. Ancak bulaşıcılık halen devam ediyor. Koronavirüs salgınının yeni varyantlarının yanı sıra grip (Influenza) ve RSV gibi hastalıklar da ülkemizde sık görülmeye başladı. Son zamanda acil servislere başvuran çocuk ve yaşlı hastaların sayısındaki artış dikkat çekici. Aslında virüslerin belirtileri birbirine çok benziyor. Enfeksiyonlar, yüksek ateş, boğaz ağrısı, kas ağrısı ve öksürük gibi şikayetlerle kendini gösteriyor. Burada en dikkat çekici şey ise, şikayetlerin 1 aya yakın devam etmesi olarak karşımıza çıkıyor. Şikayetlerin bir ay kadar devam etmesi ise yeni bir salgın olup olmadığı endişesi yaşatıyor. Aslında bilinen yeni bir salgın yok. Bu şikayetlerin uzun süre devam etmesi Influenza, RSV ve Covid 19 salgınlarının bir arada görülmeye başlanmasından kaynaklanıyor. Bazı hastalar aslında iyileşirken, aslında başka bir virüse yeniden yakalanıyor. O yüzden de şikayetler tekrar başlıyor.” diye konuştu. “Hastalıklardan korunmak için hijyen ve mesafe önemli” Önümüzdeki aylarda vaka sayılarında artış yaşanabileceğini belirten Dr. Karakan, Özellikle çocuklarda, 65 yaş üzerinde ve kronik rahatsızlığı olanlarda hastalığın daha ağır seyrettiğini söyleyerek, bu nedenle bebeklerin, 65 yaşın üzerindekilerin, kronik rahatsızlığı olanların belirti baş gösterdiği an geç kalmadan hekime başvurarak, hızla tedaviye başlamalarının çok önemli olduğunu dile getirdi. Dr. Karakan, virüslerden korunmak için fiziksel mesafe kurallarına uyulmasının, maske takılmasının, hijyene önem verilmesinin, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici yönde beslenme veya takviye gıda almanın, kapalı alanların sık sık havalandırılmasının, mevcut aşıların korona virüsün yeni varyantlarından korunmak için önem arz ettiğini sözlerine ekledi.

Ulu Önder Atatürk ANKA’da Anıldı Haber

Ulu Önder Atatürk ANKA’da Anıldı

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 85. yıl dönümünde Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde gerçekleştirilen törenle anıldı. Düzenlenen törende Gaziantep Özel ANKA Hastanesi idari ve hekim kadrosu dahil olmak üzere tüm çalışanlar ve hasta yakınları hazır bulundu. Saat 09.05’te sirenlerin çalmasıyla birlikte tüm Türkiye’de olduğu gibi ANKA Hastanesi’nde de kalpler Atatürk için attı. Siren sesinin ardından başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere onun silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Atatürk Yaşadığı Çağın Ötesinde Bir İnsan İstiklal Marşının okunması ile sona eren programda konuşan Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Sofuoğlı, “llke ve devrimleriyle, fikirleri ve eserleri ile yaşadığı çağın ötesinde olan Atatürk, sadece kendi milletine değil, özgür ve bağımsız yaşamak isteyen diğer milletlere de yol göstericilik yapmıştır. Hayatını, ülkesinin bağımsızlığına ve kalkınmasına adayan Ulu Önder, başarıları, liderlik yeteneği ve üstün kişiliği ile tüm dünyada hayranlık uyandırarak tarihe mal olmuştur. Bugün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatük’ü anmak üzere bir araya geldik. Beni Türk Hekimlerine Emanet Edin’ diyecek kadar kendi hekimlerine güvenen ve tıbbın ileri gitmesi için elinden geleni yapan Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı mirası geleceğe taşımak, korumak ve yaşatmak hepimizin görevidir. Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vatanın birliği ve bütünlüğü için canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz” ifadelerini kullandı. Hastanede oluşturulan Atatürk köşesinde bulunan deftere ziyaretçiler Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e söylemek istediklerini yazarak,O’na olan özlemlerini dile getirdiler.10 Kasım anısına hastaneye gelen hasta yakınları ve ziyaretçilere Nutuk kitabı hediye edildi

Şiddetli gece kaşıntısı uyuz belirtisi olabilir Haber

Şiddetli gece kaşıntısı uyuz belirtisi olabilir

Türkiye genelinde uyuz hastalığının görülme oranında yaşanan artış tedirginliğe neden oluyor. Uyuz vakalarının hem dünyada hem de Türkiye’de artış gösterdiğini belirten Gaziantep Özel Anka Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nagihan Demir, hastalığın Türkiye’de son 2 yılda eski yıllara oranla artış yaşandığına dikkat çekti. Tedavi edilmediğinde hastalığın aylarca sürebildiği uyarısında bulunan Dr. Demir, hastalık ile ilgili şu bilgileri verdi: “Uyuz hastalığı, yaygın olarak görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Gözle görülemeyen ancak mikroskopla seçilebilen uyuz böcekleri insan derisini istila ederek hastalığa yol açar. Uyuz genellikle hasta olan biriyle doğrudan ve uzun süreli yakın temas ile bulaşır. Kişiden kişiye genellikle 15-20 dakikalık bir sürede bile yakın temasla bulaşabilir. Kişisel eşyaların ortak kullanımı uyuzun bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırır. Uyuza yakalanan bir kişide belirtilerin başlaması 2-6 hafta kadar sürebilir. Hastalık belirtilerinin başlamadığı bu dönemlerde bile kişi uyuzu başkalarına bulaştırabilir. “ “Hastalıktan korunmak için hijyen önemli” “Uyuzun en önemli belirtisi şiddetli gece kaşıntısıdır. Kaşıntı, kişinin yatağa girip ısınması ile artar ve kişiyi uykudan uyandırabilecek şiddette iken gündüzleri daha hafiftir. Kaşıntı genellikle el parmak araları, el bileğinin iç yüzü, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda görülmekle birlikte tüm vücutta görülebilmektedir. Kişilerde özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve deride görülen içi su dolu keseciklerin görülmesi uyuz şüphesini arttırır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında bir an önce doktora başvurulmalıdır.” Hastalığın önlenmesi ve kontrolü için uyuz olan kişi ile birlikte yaşayan kişilerin de aynı zamanda tedaviye alınması son derece önemli olduğunu söyleyen Dr. Demir, ”Özellikle aile bireylerinin kaşıntısının olup olmamasına bakılmaksızın mutlaka birlikte tedavi olması gerekir. Aynı anda tedavi uygulanmadığı takdirde hastalık kişiden kişiye bulaşmaya devam edecektir. Uyuz hastası ve evde beraber yaşadığı kişiler tarafından kullanılan giysiler, çarşaflar ve havlular en az 60 derecede yıkanmalı ve ütülenmelidir. Yatak takımları birkaç gün havalandırılmalıdır. Yıkanamayacak eşyaların ağzı bağlı olan bir poşet içerisinde ortalama üç gün saklanması gerekir.“dedi

Bel ağrılarına Dikkat Haber

Bel ağrılarına Dikkat

Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Abdurrahman Özdemir, toplumda oldukça yaygın görülen sağlık sorunları arasında yer alan bel fıtığına dikkat çekti. Bel fıtığının korkulması gereken bir durum olmadığını belirten Op.Dr. Özdemir, doğru tedavi ile hastalıktan kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi. “Omurgalar arasında yer alan kıkırdağın aşırı zorlama nedeniyle yerinden kayıp omurilik kanalı içine doğru uzanması sonucu, bacaklara gelen sinirlere ve omuriliğe baskıyla ortaya çıkan bir durumdur. Fıtık etkilenen kas grubuna bağlı olarak; güçsüzlük, hissizlik, yanma, uyuşma, idrar tutamama ve büyük abdesti kaçırma gibi belirtiler verebilir. Her bel veya boyun ağrısı fıtık olmamakla birlikte bu ağrıları insanlar mutlaka hayatlarında birkaç kez yaşamaktadır ancak bunun araştırılması ve teşhisi çok önemlidir. Eğer fıtık hastayı hiçbir zaman tehdit etmeyip sadece belirli dönemlerde ağrılara sebep olacaksa, yılda 1-2 defa tutulma şeklinde görülecekse, bu dönemde ilaçlardan yararlanmak mümkündür. Başlangıç aşamasındaki bel fıtığının egzersiz, dinlenme ve ilaç gibi çok basit tedaviler ile kontrol altında tutulması mümkünken ilerlemiş bel fıtığı hem yol açtığı sağlık sorunları hem de yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkisi ile mutlaka tedavi edilmelidir.” Bel fıtığının ilerlemiş olup olmadığını anlamanın en kolay yönteminin bel fıtığı sorununun yaşam kalitesini düşürmeye başlaması olduğunu söyleyen Op.Dr. Özdemir, “Eğer bel fıtığı artık günlük hayatı olumsuz etkiliyor, bacağa yayılıyor, kişinin daha hareketlerini ciddi düzeyde kısıtlıyorsa, ağrılar ilaçlarla kontrol edilemiyorsa ilerlemeye başlamış demektir. İlerlemiş bel fıtığının en kısa sürede tedavi edilmesi kişinin hareket kabiliyetinin korunması ve tedavinin başarı oranının artması açısından büyük bir öneme sahiptir. Hastanın ameliyatına karar verilmeden önce, hastanın önce ciddi bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Fıtığın radyolojik görüntüsü, bulunduğu bölge gibi hususlar önem taşımaktadır. Belde çok büyük bir fıtık görüldüğünde eğer hiçbir bulgusu yoksa endişe duyulmaz. Fakat boyunda büyükçe bir fıtık görüldüğünde, hastanın hiçbir bulgusu olmasa da omurilik basısı belirginse ameliyat önerilir. Çünkü hastanın ters bir hareketinde omuriliğe bası artarsa hastanın felç kalma riski bulunmaktadır. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi hayati önem taşımaktadır.”diye konuştu

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.