Teklifin 9. Maddesi üzerine söz alan CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, bunun bir yağma teklifi olduğunu belirterek, ormanların ve sahillerin anayasaya aykırı şekilde “turizm tesisi” adı altında yağmalandığını söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda Vakıf Taşınmazları ve Kültür Varlıklarında Düzenlemeleri içeren kanun teklifinin 10 maddeden oluşan birinci bölümü kabul edildi.

Öztürkmen’den “Torba Yasa” tepkisi: “Meclis’in ciddiyeti zayıflatılıyor”

TBMM’de görüşülen “Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne ilişkin konuşan milletvekili Öztürkmen, teklifin bir “torba yasa” olduğunu belirterek, “Birbiriyle ilgisiz onlarca konu aynı teklifte toplanmış, bu durum Meclis’in ciddiyetini zayıflatmaktadır” dedi.

“Teklifler sarayda hazırlanıyor”

Öztürkmen, Anayasa’nın 88’inci maddesine atıfta bulunarak, “Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir” hükmünün fiilen uygulanmadığını savundu.

“Bugün görüyoruz ki tekliflerin büyük bölümü sarayda hazırlanmakta, iktidar milletvekillerinin imzasıyla Meclis’e sunulmaktadır” ifadelerini kullandı.

“49 yıllık tahsisler yeniden uzatılıyor”

Teklifin 9’uncu maddesiyle kanuna geçici bir madde eklendiğini belirten Öztürkmen, bu düzenlemeyle 49 yıllığına turizm yatırımı için tahsis edilen alanlarda yatırımcılara yeniden süre uzatımı hakkı tanındığını söyledi.

“Yatırımcıların süre uzatım işlemlerini tamamlayamadığı söyleniyor ama asıl amaç, 49 yıllık tahsislerin bir 49 yıl daha uzatılmasıdır” dedi.

“Koru sahili Rizeli şirkete verildi”

Öztürkmen, Antalya Gazipaşa’daki doğal sit alanı niteliğindeki Koru Sahilinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından AHES Gayrimenkul adlı şirkete tahsis edildiğini hatırlattı.

“Mülkiyeti TOKİ ve Hazine’ye ait olan parseller, 5 yıldızlı üç otel için hazırlandı. Şirket yöneticisi Mücahit Hamza Ekşi, TOKİ’nin eski Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik’in damadı. TOKİ’ye ait sahil, sit alanı statüsüne rağmen, TOKİ eski yöneticisinin damadına tahsis edildi” diye konuştu.

“Bakir kıyılar betonlaştırılıyor”

Aynı uygulamanın Türkiye’nin farklı kıyılarında da sürdüğünü vurgulayan Öztürkmen, “Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle, bakir kumsallara sahip 2 kilometrelik Koru Sahili betonlaştırılıyor. Bunun gibi yüzlerce örnek var” dedi.

Öztürkmen, Seferihisar, Bodrum ve Demre’deki tahsisleri de örnek gösterdi:

Seferihisar’da denize sıfır Hazine arazisi özel bir şirkete verildi. Bodrum Kızılağaç Mahallesi Gerenkuyu Mevkii’ndeki 36 bin metrekarelik alan Limak İnşaat’a tahsis edildi. Danıştay kararına rağmen Demre’de kıyılar otel yapımı için tahsis edildi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tokel,Gaziantep'te denetlemelerde bulundu
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tokel,Gaziantep'te denetlemelerde bulundu
İçeriği Görüntüle

“Kültür ve Turizm Bakanlığı kendi yayınlarına aykırı davranıyor”

ztürkmen, Bakanlığın kendi raporlarında “deniz odaklı turizmde aşırı yığılma” uyarısı yaptığını, buna rağmen kıyıların otel yatırımlarına açıldığını söyledi.
“Bakanlık kendi yayınlarında eko turizm, kırsal turizm gibi alternatif yaklaşımlar önerirken, bugün parsel parsel kıyıları özel şirketlere tahsis ediyor” dedi.

“Anayasa’nın 43. maddesi hükümsüz kaldı”

Anayasa’nın 43’üncü maddesinin açık olduğunu belirten Öztürkmen, “Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve kamu yararı gözetilir. Ancak bu hüküm fiilen hükümsüz kalmıştır” ifadelerini kullandı.

“Antik kent üzerine otel inşaatı”

Öztürkmen, Antalya Kemer’deki İdyros Antik Kenti yakınında yapılan otel projesine de dikkat çekti:

“Sürenin dolmasının ardından, Özak Gayrimenkul’e 2068 yılına kadar yeni kullanım hakkı verildi. Şirket, ÇED süreci tamamlanmadan iş makineleriyle ormana girdi. Burası bir antik kenttir, orman dokusu korunmalıydı.”

Öztürkmen, şirketin iktidara yakınlığına da değinerek, “Erdoğan çiftini otellerinde ağırlayan Ahmet Akbalık’ın başında olduğu Özak Gayrimenkul, AKP iktidarıyla birlikte büyük ihaleler aldı” dedi.

“Turizm halkın hakkını yok etmemeli”

Turizme karşı olmadıklarını vurgulayan Öztürkmen, “Ama turizm, halkın kıyılardan yararlanma hakkını, tarım alanlarını ve yaşam alanlarını yok ederek gelişemez. Ormana otel yapmak için yangına gerek yok, Turizmi Teşvik Kanunu zaten buna izin veriyor” dedi.

“Yanan alanlardan üç kat fazlası turizme açılıyor”

Öztürkmen, ormanların turizm ve madencilik için tahsisine dikkat çekerek şu verileri paylaştı:

“2020’ye kadar her yıl 9–10 bin hektar alan yanarken, ormancılık dışı uygulamalar için verilen izinler 30–35 bin hektarı buldu. Yani yanan ormanların üç katı büyüklüğünde alan turizm ve madenciliğe tahsis edildi.”

“ÇED kararı formaliteye dönüştü”

1982 tarihli Turizmi Teşvik Kanununun 2021’de yapılan değişikliklerle daha da kötü hale geldiğini belirten Öztürkmen:

“ÇED kararı kâğıt üzerinde bir prosedüre dönüştü. Ersoy döneminde ormanlar, sit alanları, milli parklar, meralar ve tarım alanları kamu yararı bahanesiyle özel yatırımlara açıldı. Bu yolla hem ülkenin geleceği yağmalandı hem de bazıları haksız servet sahibi oldu” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi