Cumhuriyet Partisi ile ilgili olarak Ankara ve İstanbul’da açılan bazı davalarda, seçimle ilgili usulsüzlük iddialarının seçim yargısı kapsamına girdiğini söyleyen CHP Gaziantep Hukuk Ve Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Av. İbrahim Kaya, bu tür uyuşmazlıklarda doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurulmasının, yasal usule uygun olmadığının altını kalın harflerle çizdi.
Seçim sürecinde görevli mahkeme ve yetki kuralları
Seçim sürecine dair uyuşmazlıklarda, Asliye Hukuk Mahkemelerinin kendiliğinden (resen) görevsizlik kararı vererek dosyaları seçim yargısına göndermeleri gerektiğini belirten Kaya, ‘’Yasal düzenlemeler, görevli yargı merciini açık bir biçimde belirlemekte olup, bu kurallara aykırı başvuruların reddi gerekir’’ dedi.
Delegelerin açtığı davalar ve mahkeme yetkisi
Kaya, ‘’Son yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde gerçekleşen kurultay ve kongrelerde yaşanan seçim tartışmaları, bu tür uyuşmazlıklarda hangi yargı merciinin yetkili olduğu sorusunu gündeme getirmiştir. Bazı parti delegelerinin seçim işlemlerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava açması, bu mahkemelerin görev alanı bakımından tartışmalara neden olmuştur.’’
Açılan davalar ve mahkeme yetkisi
‘’Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesi, siyasi partilerin genel merkez ve taşra teşkilatlarında gerçekleştirilen seçimlerin usulünü ve bu seçimlere karşı nasıl bir yol izleneceğini düzenlemektedir. Buna göre; genel merkez, il ve ilçe organlarının seçimi ile büyük kongre ve il kongresi delegelerinin seçimleri, gizli oyla ve açık sayım esasına uygun olarak, yargı gözetiminde gerçekleştirilmelidir’’ ifadelerini kullandı.
Kongrelerde hukuka aykırılık ve mahkeme yetkisi
Kongrelerde ortaya çıkan hukuki ihtilaflarda görevli yargı merciinin belirlenmesinde, hukuka aykırılığın kongrenin hangi aşamasında gerçekleştiğinin büyük önem taşıdığını ifade eden Kaya, ‘’Hukuka aykırılık iddiası eğer doğrudan seçim süreciyle, yani oy kullanma, sayım veya tutanak düzenlenmesiyle ilgiliyse, bu durumda devreye seçim yargısı girer. Ancak seçim süreci dışında kalan hazırlık işlemleri veya kongrenin genel işleyişine ilişkin iddialar adli yargının konusudur ve Asliye Hukuk Mahkemeleri bu durumda yetkili olur’’
Seçim yargısının görev ve yetkileri
‘’Siyasi Partiler Kanunu’nun 21/10. fıkrası, seçim yargısının görev alanını açıkça tanımlar. Bu hükme göre, seçim sırasında yapılan işlemler ve sonuç tutanaklarının düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde yapılacak itirazlar, ilçe seçim kurulu başkanı olan hakim tarafından aynı gün incelenerek kesin olarak karara bağlanır. Bu kararlara karşı başka bir merciye başvuru yapılamaz. Dolayısıyla, yalnızca seçim sırasında yapılan işlemler ve tutanaklara dair usulsüzlükler seçim yargısının yetki alanına girer. Diğer bir ifadeyle, oy kullanımı, sayım işlemi ya da tutanak tanzimi gibi doğrudan seçimle ilgili konulara ilişkin itirazlar, yalnızca ilçe seçim kurulu başkanına yöneltilebilir ve bu itirazlar belirtilen sürede yapılmazsa hak düşürücü süre nedeniyle bir daha aynı konuda yargı yoluna başvurulamaz’’
Hazırlık işlemleri ve mahkeme yetkisi
‘’Seçim sürecinin dışında kalan; divan kurulunun oluşumu, gündemin belirlenmesi, adaylık başvurularının değerlendirilmesi gibi hazırlık işlemleri ya da kongre sürecine ilişkin usulsüzlük iddiaları ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava konusu yapılabilir. Ancak bu davaların da kongre tarihinden itibaren bir ay içerisinde açılması gerekmektedir. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili olarak Ankara ve İstanbul’da açılan bazı davalarda, seçimle ilgili usulsüzlük iddialarının seçim yargısı kapsamına girdiği görülmektedir. Bu tür uyuşmazlıklarda doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurulması, yasal usule uygun değildir. Siyasi Partiler Kanunu’nun 21/10,hükümleri gereğince, seçim sonuçlarına yapılacak itirazların yalnızca seçimden itibaren iki gün içinde ve sadece seçim kurullarına yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu sürenin hak düşürücü olduğu yargı kararlarında vurgulanmıştır’’
Seçim sürecinde yetkili mahkeme ve görevsizlik kararı
‘’Sonuç olarak, Cumhuriyet Halk Partisi açısından yukarda belirtilen sebeplerle hukuk dünyasında kesinleşmiş bir seçim yargısı kararı bulunmaktadır. Yukarıda da anlattığımız üzere ilgili süreler hak düşürücü sürelerdir. Bütün bunların yanında seçim sürecine dair uyuşmazlıklarda, Asliye Hukuk Mahkemeleri kendiliğinden (resen) görevsizlik kararı vererek dosyaları seçim yargısına göndermelidir. Yasal düzenlemeler, görevli yargı merciini açık bir biçimde belirlemekte olup, bu kurallara aykırı başvuruların reddi gerekir.’’ dedi.