Karaca Türk-İş ve Hak-İş’in toplantıya katılmama tutumlarının mücadeleden kaçmak olarak değerlendirirken; Gebze ve Çorlu’da işçilerin asgari ücret çalışmalarını örnek gösterdi.
“İşçi örgütleri “küsüyor”, sermaye örgütleri seferber”
Önümüzdeki hafta asgari ücret tespit komisyonunun toplanması beklenirken Türk-İş ve Hak-İş’in “Biz ne dersek diyelim patronların ve hükumetin dediği oluyor” gerekçesiyle toplantıya katılmama kararını eleştiren Karaca; toplantıya katılmayan konfederasyonların alternatif bir çalışma içinde olmadığını da belirterek “bu tutum işçilerin komisyon tepkisinde ‘sıyırma’ hamlesidir.” dedi.
İşçi örgütlerinin “küstüm oynamıyorum” dediğini belirten Karaca sermaye örgütlerinin ise yaz döneminden bu yana asgari ücret zammını en asgaride tutmak için “seferber” olduğunu söyledi. Sermaye örgütlerini, işçi ücretlerinin enflasyonu arttırdığına ilişkin açıklamalarına değinen Karaca “Kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde, işçiye para vermemenin hesabını çıkarıyorlar.” dedi.
“Ne kadar düşük enflasyon göstergesi, o kadar düşük zam demek”
Ünlü finans kuruluşlarından JP Morgan’ın Ocak’ta yapılacak zam için %20 tahminini hatırlatan Karaca “Geçen sene de %30 demişti ve tutmuştu. Peki kahin mi bu JP Morgan? Hayır. Ne olacağını iyi biliyor. Çünkü iktidar Orta Vadeli Program’la asgari ücrete %20-25’in üzerinde zam yapmayacağını çoktan ilan etti.” diyerek iktidarın hesabına şöyle değindi: “ Sözüm ona iki yılın enflasyon ortalamasına göre zam belirliyorlar. 2026 için iktidarın enflasyon tahmini %16. 2025’in yılsonu enflasyonunun da %30 civarında olması bekleniyormuş. İşte TÜİK tam da bu nedenle uydurma enflasyon açıklıyor. Ne kadar düşük enflasyon, o kadar düşük asgari ücret demek. O kadar düşük emekli maaşı zammı demek!” dedi.
İşçi sınıfının birlikten başka şansı yok, konfederasyonlar görevden
Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuya ilişkin ilk açıklamalarına da cevap veren Karaca “Bakan 'Hedef en yüksek seviye’ diyor. ‘Hem çalışanın refahını koruyacağız hem de işverenin üretim gücünü gözeteceğiz’ diyor ama işçilerin refahı kalmadı. Daha bir yıl dolmadan, 2025’in asgari ücreti çoktan açlık sınırının altında kaldı. Bugün dedikleri gibi yüzde 20-25 zam yaparlarsa, 2026 ücretleri daha yılın başında açlık sınırının altında başlayacak. Hangi refah?” şeklinde sordu.
Bakan Işıkhan’ın “gelin orta yolu bulalım” sözlerini eleştiren Karaca; “Ortada koca bir uçurum var. Sermayedarlar şikayet ededursun arka kapıda desteklerle teşviklerle ciro katlıyor; işçilere emekçilere düşense anca borç katlamak.”
“Konfederasyonlar asgari ücret tartışmasından kaçamaz”
İşçi sınıfının çalışma koşullarına dikkat çeken Karaca “Patronlar rahat etsin diye her gün işçiler mezara giriyor. Denetimsizlik, kuralsızlık, haksızlık, hukuksuzluk çalışma hayatını esir almış durumda. Memlekette mandalina lüks hale geldi. Kimsenin sıkacak dişi kalmadı. Ne enflasyon ne de diğer sayıların bir önemi yok. İşçiler her gün gerçek hayatı yaşıyor. İşçinin hayatı, emeği, ücreti enflasyona kurban edilemez. Bu yüzden hiçbir konfederasyon çıkıp “bizim üyelerimiz asgari ücretle çalışmıyor” deyip mücadeleden kaçamaz. Evet, asgari ücret komisyonu elbette adil değildir. Tıpkı konfederasyon başkanlarının söylediği gibi 50 yıldır bunu biliyoruz. Tam da bu yüzden işçi sınıfının içinde asgari ücret mücadelesiyle birlikte demokratik bir ücret komisyonunun nasıl olması gerektiğinin tartışmasını açmak da işçi sendikalarının bugün en acil görevidir.” dedi.
“İşçileri kendi sınıfının çıkarları için göreve çağırıyoruz”
İşçi sınıfını da göreve çağıran Karaca “Sefaletin dibini görmemek için, açlıktan tükenmemek için, asgari ihtiyaçları için, kendi sınıfının çıkarları için sendikalarını mücadeleye zorlamaktır! Sendika ayrımı yapmadan, birleşip mücadele etmeden kazanma şansı yok.” dedi.
İşçilerin mücadele yöntemlerini de örnek gösteren Karaca “Türk-İş, Hak-İş görev savıyor ama Çorlu’da bir araya gelen işçiler kendi kentlerinde halkla, esnafla, öğrenciyle, ev kadınıyla birlikte sefalet ücretlerine karşı insanca yaşam için mücadele etmek üzere bir komite kurdular. Gebze Sendikalar Birliği, yüzde 20-25 zam dayatmasına karşı sendikalı ve sendikasız işçiler, siyasi partiler, emek örgütleri ortak bir yürüyüş gerçekleştirdiler. eylem yaptı. ‘Sefalet ücretini kabul etmiyoruz’ diyen işçiler, ücretin yoksulluk sınırına çekilmesini istedi. Geçtiğimiz hafta Gaziantep’te yaptığımız işçi buluşmalarında, kahve toplantılarında bunun startını verdik. Bütün bu umutsuz havaya karşı ne yapmamız gerektiği açık: Gaziantep’te Başpınar işçilerinin önderliğinde kentin bütün esnafı, zorda olanı, evine ekmek götüremeyeni, ev kadınıyla, genciyle beraber birlikte bu sefalet zammına karşı mücadele etmeliyiz. Bütün işçileri göreve davet ediyoruz.”




