Prof. Dr. Yücebaş, üniversitenin tarih boyunca bilginin üretildiği ve aktarıldığı temel kurumlardan biri olduğunu belirterek, farklı toplumsal ve siyasal dinamiklerin etkisiyle bugünkü yapısına ulaştığını ifade etti.
Üniversitenin temellerinin Antik Çağ’a dayandığı vurgulandı. Platon’un Atina’da kurduğu Akademi ile Aristoteles’in Lisesi’nin, bilgi arayışı ve tefekküre dayalı ilk kurumsal örnekler olduğu ancak modern üniversite anlayışından henüz uzak bulunduğu aktarıldı. Orta Çağ’da ise yükseköğretimin büyük ölçüde ruhban sınıfının kontrolüne girdiği, eğitimin ağırlıklı olarak teoloji merkezli yürütüldüğü ve geniş kitlelere yayılmadığı belirtildi.
12. yüzyılda Bologna ve Paris üniversiteleriyle birlikte modern üniversitenin temellerinin atıldığına dikkat çeken Yücebaş, Bologna’da öğrenci merkezli, Paris’te ise hoca merkezli bir üniversite modelinin ortaya çıktığını söyledi. “Üniversite” kelimesinin kökeninin Latince “universitas” kavramına dayandığını ve başlangıçta öğrenci ya da hoca loncalarını ifade ettiğini aktardı.
14. yüzyıllarda Oxford ve Cambridge gibi üniversitelerin bulunduğu kasabaların zamanla üniversite kentlerine dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Yücebaş, bu süreçte yaşanan toplumsal gerilimlerin üniversite özerkliğinin ilk örneklerini ortaya çıkardığını ifade etti. Ancak bu özerkliğin Kilise etkisini de beraberinde getirdiğini dile getirdi.
16. yüzyıldan itibaren bilim akademilerinin yükselişe geçtiğini aktaran Yücebaş, İngiltere’de Royal Society ve Fransa’daki benzer kurumların teknik bilimlerin gelişiminde üniversitelerden daha öncü rol üstlendiğini söyledi. Devrimler Çağı ve ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte modern üniversite modelinin şekillendiğini belirten Yücebaş, Humboldt Üniversitesi’nin kiliseden bağımsız, özerk ulus devlet üniversitesinin ilk örneklerinden biri olduğunu kaydetti.
Yücebaş, Osmanlı döneminde 19. yüzyılda Darülfünun’un kurulmasıyla modern üniversite anlayışına geçiş sürecinin başladığı, Cumhuriyet döneminde ise 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi’nin kurulduğu hatırlatıldı. 1950’li yıllarda Amerikan kampüs üniversite modeli örnek alınarak yeni üniversitelerin açıldığı, 1980 sonrası YÖK’ün kurulmasıyla üniversite özerkliğinin sınırlandığı ifade etti.
Günümüzde Türkiye’deki üniversitelerin Kıta Avrupası ve Amerikan modellerinin bir karışımını yansıttığını belirten Prof. Dr. Mesut Yücebaş, 2000’li yıllardan itibaren rekabet, performans, disiplinler arası çalışma ve neoliberalleşme kavramlarının öne çıktığını söyledi. Yücebaş, güncel üniversite anlayışında işlevsel ve ekonomik getirisi olanbilginin öncelik kazandığını, felsefe ve entelektüel üretimin ise geri planda kaldığını ifade etti.





