Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinde, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada sarp kayalıklar üzerine kurulan Rumkale, tarih ve doğanın kesiştiği eşsiz bir miras olarak öne çıkıyor. Binlerce yıllık geçmişi, mimarisi ve manzarasıyla bölgenin en görkemli yapılarından biri olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Binlerce yıllık yolculuk
Rumkale’nin kökeni Paleolitik Çağ’a kadar uzanıyor. Bölgede bulunan taş aletler, insan yaşamının binlerce yıl önce başladığını kanıtlıyor. Antik çağda “Şitamrat” adıyla bilinen yerleşim, Asur Kralı III. Salmanasar’ın kayıtlarında da yer aldı. Medler, Persler, Roma ve Bizans gibi birçok uygarlık ise kaleye hükmetti.
Orta Çağ’da “Hromkla” adıyla tanınan Rumkale, Haçlılar ve Ermeni prenslikleri döneminde dini merkez oldu. Ermeni Katolikoslarının patriklik merkezi olarak kullandığı kale, özellikle Şair Aziz Nerses’in yaptırdığı kiliselerle öne çıktı. 1292’de Memluklular tarafından alınan kale, “Kal’at el-Müslimin” ve daha sonra “Kale-i Zerrin” (Altın Kale) isimleriyle anıldı. 1516’da Osmanlı topraklarına katılan Rumkale, bir dönem Birecik Sancağı’na bağlı kaza merkeziydi. Evliya Çelebi kalede cami, han, hamam ve çarşıdan bahsederken; Katip Çelebi ise bağ ve bahçelerinin zenginliğini yazmıştır.
Mimari ve savunma düzeni
Fırat Nehri kıyısından itibaren dik kayalıklar üzerinde yükselen Rumkale, olağanüstü savunma yapısıyla dikkat çeker. Alman subayı Helmuth von Moltke, 1838’deki ziyareti sırasında “Kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını anlamak çok zor” diyerek kalenin doğayla bütünleşen mimarisine vurgu yapmıştır.
Kale, iki beden surla çevrilidir. Doğal kayalardan oluşturulan ilk sur hattının üzerinde kesme taşlardan örülmüş ikinci sur yer alır. Dikdörtgen burçlar, mazgal pencereler ve hendeklerle donatılan Rumkale, yüzyıllar boyunca kolayca işgal edilemeyen bir merkez olmuştur. Kalenin içinde Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, su sarnıçları ve Fırat’a inen derin bir kuyu günümüze kadar ulaşmıştır.
Efsanelerle yoğrulmuş bir tarih
Rumkale, Hristiyanlık tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Rivayetlere göre Hz. İsa’nın havarilerinden Yuhanna burada yaşamış ve İncil nüshalarını çoğaltmıştır. Bu yönüyle kale, askeri gücünün yanı sıra manevi bir merkez olma özelliğini de taşımaktadır.
Sularla çevrili bir ada
Birecik Barajı’nın yapılmasının ardından çevresinin büyük bölümü sular altında kalan Rumkale, bugün üç yanı baraj gölüyle çevrili bir yarımada görünümündedir. Bu durum, kaleye farklı bir estetik kazandırmış ve turistik cazibesini artırmıştır.
Ulaşım ve ziyaret
Rumkale’ye ulaşmak için iki güzergâh bulunuyor. İlki, Gaziantep’in Yavuzeli ilçesi üzerinden Kasaba köyüne gidilerek balıkçı tekneleriyle karşı kıyıya geçmek. Diğeri ise Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden düzenlenen tekne turlarıdır. Her iki yol da ziyaretçilere eşsiz manzaralar sunmaktadır.
Turizmin yükselen yıldızı
Bugün Rumkale, Gaziantep’in kültürel mirasının en önemli simgelerinden biridir. Zümrüt yeşili baraj gölü, sarp kayalıkları ve tarihi yapılarıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim yaşatmaktadır. Bölge turizminin yükselen yıldızı olmaya devam eden Rumkale, hem geçmişin izlerini taşıyan bir tarih kitabı hem de doğanın sunduğu görsel şölen niteliğindedir.