Bu mezarların, Roma döneminde bölgeye hâkim olan elit tabaka için yaptırıldığı düşünülüyor. Yüksek rütbeli komutanlar, zengin tüccarlar ya da asil aile fertleri için inşa edilen bu yapılar, dönemin inanç ve mimari anlayışına ışık tutuyor.

Antik yolların kavşağında üç anıt
Araban ilçesi, tarih boyunca önemli bir kavşak noktası olarak biliniyor. Fırat Nehri’ne paralel uzanan ve doğu-batı hattını birleştiren antik yollar, bu bölgeyi hem askeri hem de ticari anlamda kritik bir merkez hâline getirdi. Bu yolların kesişim noktasında yer alan Elif, Hisar ve Hasanoğlu köylerinde üç anıt mezar bulunuyor.

Antik Sugga kentinin izleri

Elif Köyü, Roma dönemindeki adıyla Sugga antik kenti olarak biliniyor. Burada yer alan Elif Anıt Mezarı ise mimari zarafetiyle dikkat çekiyor. Kesme taştan inşa edilen yapı; kemerli cepheleri, korint başlıklı sütunları ve tonoz örtü sistemiyle dönemin estetik anlayışını yansıtıyor.

Yapının doğu, batı ve güney cephelerinde kemerli geçişler varken kuzey cephesi kapatılmış. Giriş kapısı ise güney yönünde yer alıyor. Kemerli mimari detaylar, bu anıtı diğerlerinden ayırıyor. Yapının örtü sisteminin tonozlu olduğu kalıntılardan anlaşılmakta.

Zamana direnen yapı

Hisar Köyü’nde yer alan anıt mezar, günümüze kadar oldukça sağlam bir şekilde ulaşmış durumda. Kare planlı kaide üzerine oturtulmuş olan yapı, dört köşesinde korint başlıklı sütunlar taşıyor. Sade ama etkileyici olan mezarın üst kısmında piramidal bir çatı bulunuyor. Çatının tepe kısmında ise zamanla yok olmuş bir heykelin yer aldığı düşünülüyor.

Tarihe sessiz tanıklık

Hasanoğlu Köyü’nde bulunan üçüncü anıt mezar, bugün kısmen yıkılmış durumda. Ancak özellikle güney ve batı cephelerinde yer alan sütunlar ve kemer detayları, yapının bir zamanlar ne kadar ihtişamlı olduğunu gözler önüne seriyor. Kuzey ve doğu cepheleri zamanla yok olmuş olsa da, kalan bölümlerden anıtın mimari zenginliği anlaşılabiliyor.

Kültürel miras turizme kazandırılmalı

Araban’daki bu üç anıt mezar, yalnızca bölge için değil, Türkiye’nin kültürel mirası açısından da büyük bir potansiyel taşıyor. Ancak bu eserlerin tanıtımı ve korunması konusunda daha fazla adım atılması gerekiyor. Yerel halkın ve yetkililerin iş birliğiyle bu tarihî yapıların hem korunması hem de turizme kazandırılması hedeflenmeli.

Bu mezarların, Roma döneminde bölgeye hâkim olan elit tabaka için yaptırıldığı düşünülüyor. Yüksek rütbeli komutanlar, zengin tüccarlar ya da asil aile fertleri için inşa edilen bu yapılar, dönemin inanç ve mimari anlayışına ışık tutuyor.

Editör Hakkında