Üzümcü, yüksek enflasyonun çalışanların reel gelirlerini hızla erittiğini ifade ederek, işçilerin sadece geçim değil, insanca yaşam hakkı talep ettiğini beyan etti. Üzümcü, ücret ve üretkenlik arasındaki dengenin bozulmasının ekonomik ve toplumsal barış açısından risk taşıdığını belirtti. “Çalışanlar emeğinin karşılığını alamazsa yalnızca fakirleşme değil, güven duygusu da zedelenir” ifadelerini kullandı. Hükümetin tekliflerinin kamu işçilerinin beklentilerini karşılamadığını dile getirdi.

Çalışma hayatına dair veriler

Üzümcü, Türkiye’de emek piyasasına ilişkin bazı verileri paylaştı:

• 17 milyon 326 bin işçiden yalnızca %14’ünün sendika üyesi olduğu,

• 1,3 milyon kamu işçisinin çoğunlukla ağır işlerde çalışan ve taşerondan kadroya geçen bireylerden oluştuğu,

Özdağ’dan halk pazarı ziyareti: Esnaftan ekonomik sitem, vatandaştan hukuk tepkisi
Özdağ’dan halk pazarı ziyareti: Esnaftan ekonomik sitem, vatandaştan hukuk tepkisi
İçeriği Görüntüle

• TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in en düşük net maaşın 37 bin TL’den 72 bin TL’ye çıkarılmasını talep ettiği,

• Hükümetin ise son olarak %24 zam ve sonrasındaki dönemler için enflasyon oranında artış teklif ettiği bilgilerini aktardı.

Öneriler ve çözüm başlıkları

Üzümcü, ücretlerde “verimlilik + hedef enflasyon” formülünün dikkate alınması gerektiğini belirterek, eğitime dayalı ücret adaleti, sektörel verimlilikle uyumlu gelir dağılımı ve güvenceli istihdam konularında öneriler sundu. Sosyal desteklerin de önemine değinen Üzümcü, iş güvencesi ve sendikal hakların çalışma hayatının temel unsurları olduğunu vurguladı.

“Ücret-Verimlilik Makası Kapanmalı”

Üzümcü, OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye’de ücret-verimlilik farkının giderek açıldığını ifade ederek, “Bu makas kapanmadan dengeli bir ekonomi kurmak mümkün değil” dedi. Çalışanların emeğinin karşılığını almasının toplumsal barış açısından da kritik olduğunu sözlerine ekledi.