Nedense ülkemizde yapılan her şeyin insanlar için olması gereği, hemen hemen hiç düşünülmez.
Alınan her karar ve çıkarılan yasalarda devletin düşünüldüğünü görürüz. Birçok yasa insanlar için gibi görünmesine rağmen, amaç yine devlettir.
Son günlere konuşulan ve iktidar tarafından meclise sunulacağı söylenen yasalar gibi.
***
Bunun gibi ekonomik kararlar, yine insanı elinin tersi ile iter; devleti ön planda tutar. Asgari ücretlerin, gerçek enflasyonun altında tutulması bunun tipik örneğidir.
İşte istatistiklerin gösterdiği acı gerçek!
Türkiye’deki paranın %78’i %10 insanlarımızda; %22’si ise insanlarımızın %90’ının elinde.
***
Çok kere, yazılarımda belirmişimdir. İstendiği kadar Gaziantep Aslanları mal üretip ihraç etsin; yeni yeni fabrikalar kurulup üretimler artsın, milli gelir dağılımı adilane bir şekilde olmadıktan sonra, o ülkenin ekonomisi ‘iyidir’ denemez.
***
Kalkınmış ülkelere baktığımızda, oralarda devlet kalkınmamıştır; insanları kalkınmıştır. Halk refah içindedir. İstediği gibi tasarruf edebilmekte, dünyayı gezebilmektedir.
Paranın %22’sini pay eden nüfusun %90’ı neyi tasarruf etsin; hangi para ile dünyayı gezebilsin?
***
Ekonomi insanlar içindir. İnsanı ele alır, duyduğu ihtiyaçları karşılayabilmek için ekonomik faaliyetlerde bulunduğundan söz eder. Bundan sonrada milli gelirden payların adilane bir şekilde dağıtılması için çeşitli usul ve metotları ortaya kor.
Bizdeki gibi, yöneticilerimiz uydurma enflasyon sepetleri ile dar gelirleri enflasyona ezdirildiği görülmez, gelişmiş ülkelerde.
Çünkü onlar, ekonominin insan için olduğunu bilirler.
***
Amaaaa!
Bizleri yönetenler, bize talkını verir, salkımı kendileri yutar.
Aldıkları 17 bin lira maaşa karşılık asgari ücret ortada.
Acaba bütün ülkelerde de yönetenler keser gibi hep kendilerini mi düşünürler?
***
Hoca, bir kış günü ormanda odun kesiyormuş. Odun kesmeye iyice dalmış bir haldeyken, birkaç kurt sessizce saldırıp Hoca’nın, yokuşun altında bıraktığı eşeğini yemiş, yukarı kaçmağa başlamışlar.
Birisi uzaktan durumu görüp seslenmiş:
-Hoca yetiş! Kurt eşeğini yedi, kaçıyor!
Hoca, kemikleri çıkmış bir eşeğin ölüsüne, bir de yokuş yukarı koşmakta olan kurtlara bakmış:
-Boşuna yorulma efendi, demiş. Olan oldu! Hiç olmazsa tok karnına yokuş yukarı kaçan kurtların keyfini bozma!
***
Bırakalım, keserler çalışıversin.