Ağa Caminin tam karşısında Kahkeci Yahya’nın yaptığı küncülü (susamlı) ve somun kahkesi çok nefis olurdu. Bu kahkelerin küçük ve büyüğü tezgahı süslerdi. Küçükleri 5, büyükleri 10 kuruştu.

Ayrıca Halep kahkesi, paşayağlısı, beytiyağlı, peksimetin iki çeşidi bu fırının ürünleri arasındaydı. Ramazan gelince Ramazan Kahkesi yapdı ki, bugün kahkeci fırınlarının yaptıkları Ramazan Kahkesinin hiç birinin tadı o günküne benzemiyor.

Kahkeci Yahya da diğer fırınlar gibi nohut mayası kullanırdı.

xxx

Cami kapısının öbür yanında Karga Mahli’nin bakkal dükkânı yer almıştı. Soyadları Küpeli olduğu halde bu lakapla anılırlardı.

Sadeyağ, peynir, yoğurt başlıca iş konularındandı. Ayrıca dükkânlarında çökelek ve tumas da bulunurdu. Tumas yoğurt kaymağının toplanıp süzülmesiyle yapılan bir süt ürünüdür. Sıcak ekmeğin arasına tumas koyup çayla yemesine diyecek olmazdı.

Pazarcık yöresi köylülerinin bir kısmı, ürettikleri peynir ve sadeyağlarını Karga Mahli’ye getirip sattırırlardı.

Karga Mahli’nin dükkânına girildiğinde, müşterilerin kolayca görülebileceği yerde, iri harflerle yazılmış bir levhada “Aldatan aldanır” ibaresi vardı.

Karga Mahli’ye, bir çeşit cilt hastalığı olan ve adına “kemre” denilen hastalıktan mustarip olanlar gelir, Karga Mahli’de kopya kalemini dili ile ıslatarak kemrenin üzerine bir şeyler yazardı. Bu yazdırma işi, üç Çarşamba üst üste yapılırdı.

Çocukluğumda benimde gidip yüzümdeki kemreye, Karga Mahli’nin kopya kalemle yazı yazdığını anımsıyordum.

Karga Mahli oğlu Arif Küpeli ile birlikte çalışırdı. Evleri, Pişirici Sokağındaydı.

xxx

Karga Mahli’nin diğer oğlu Mustafa Küpeli, babasının dükkânına bitişik vakıflara ait dükkânda aktariye ticareti ile uğraşırdı. Aynı zamanda Tekel bayisiydi. Babama Baframaden sigarasını Mustafa Küpeliden alırdım. Baframaden sigarasının paketi 35 kuruştu.

Mustafa Küpeli tipik bir insandı. Bazı tikleri vardı. Akşam olunca, dükkânı kapatır, karşıdaki daracık kaldırıma geçer dükkânını boydan boya seyreder, tekrar dükkânın önüne gelerek kilitleri kontrol ederdi. Bu davranışını birkaç kere tekrarlardı.

Ondan sonra, Gümüş Kastel’deki evine yönelir, 30-40 metre gittikten sonra döner, dükkanın kilitlerini tekrar kontrol ederdi. Bu işi de üç-beş kere tekrarlardı.

Korkak bir bezirgândı.

xxx

Karga Mahli’nin diğer küçük oğlu Ahmet Küpeli’nin dükkanı da ağabeyi Mustafa’nın bitişiğindeydi. Ahmet burada bakkallık yapar, genelde yoğurt satardı.

O zamanlar yoğurtlar, yoğurt küleği denilen ağaçtan yapılmış kapların içerisinde köylerden gelir, bakkallarda satardı. Yoğurdun kıvamı, bugünün ayranı kıvamındaydı.

Yaz günleri karasinekler yoğurtlara dalar, bakkallarda parmakları ile yoğurda düşen sinekleri ayıklayarak ileri fırlatırlardı.

xxx

Emişen Mustafa Ağa, Esembek Camisi’nin civarındaki dükkânda kilim işlerdi. 110 yaşayan Emişen Mustafa okur-yazar olmadığı halde, söylediğiniz hesabı bir çırpıda kafadan yapar ve size cevabını verirdi.

xxx

Suburcu’dan Maarif’e gelirken sağ tarafta lokantası olan ve Hoca diye anılan zatın boyu 2 metre civarında, 140-150 Kğ ağırlığındaydı. Büyük karınlı, iri kafalı Hoca askılı pantolon giyerdi. Evi Ömeriye Camii’nin yanındaydı.

Sesi gürdü. Matematik öğretmenim ve sonrada müdürüm olan Kilisli Fatma Daldaban (Toprak) ile evlenen oğlu Şahin Toprak’ı “Şahin” diye bağırınca, Şahin de hemen evden çıkarak dükkâna gelirdi.

(Devam edecek)