Siyah önlük beyaz yakalıklarımızla, öğrenci öğretmen sıralanırdık okulunun en büyük salonuna. İstiklal marşının okunmasından ve saygı duruşundan sonra 10 Kasım şiirlerinin okunmasına geçilirdi. Her 10 Kasımda değişmeden okunan, Cahit Külebi’nin “ATATÜRK'E AĞIT” şiiriydi. Öğretmen ve öğrencilerde tık çıkmazdı. Herkes ciddi ve yaslı olurdu.
10 Kasımların ilkokul ve ortaokul yıllarımda kapalı yerde olmasının nedeninin gelenekten olduğunu sanırdım. Liseli yıllarımda 30 rakımlı deniz kıyısındaki okulumun bahçesinde 10 Kasım Atatürk’ü anma törenleri yapılınca anladım, 1650 rakımın soğuğunun bizleri kapalı yerde topladığını. Öteki anladığım ve öğrendiğim ise coğrafi koşulların insan yaşamını belirlediği.
Lisede okul bahçesinde toplanırdı binbeşyüz öğrenci. Tam karşımıza da öğretmenlerimiz sıralanırlardı. Bir öğretmenim vardı, siyah takım elbiseli, siyah gömlekli, siyah kravatlı, siyah ayakkabılı, sim siyah bir öğretmen. İlk defa 10 Kasım günü simsiyah giyinmiş bir öğretmen görüyordum. Bundan olsa gerek tören bolunca gözlerim öğretmenimi takip etti.
Ciddi ve yasta görünen öğretmenimin arada bir mimikleri değişiyor, masumlaşıyor ve ağladı ağlayacak şekilde doluyordu. Koyu renkli gözlüklerinin ardındaki gözlerini, yüz şekilleri ele veriyordu. Derste bizleri eleştiren, azarlayan bazen de şakalaşan öğretmenimin uzmanlık dalı tarihti. Dersi ciddiye almadığımız, önemsemediğimiz için bizlere kızar, “tarihi bilmezseniz, geleceğinizi de bilemezsiniz. Çıkış yolunuz yok, öğreneceksiniz”, derdi. Muhtemelen Atatürk’ü anma töreninde, mimiklerindeki değişiklik, ağlayacak gibi olması, O’nun tarih bilgisinden ve Atatürk’ü anlamış olmasındandı. Zira iyi öğretmen, iyi tarihçiydi.
O zamanlarda biz kendimizi Atatürk’ün ilerisinde sanıyorduk. Ata’ya hayranlığımız kadar eleştirilerimiz de oluyordu. Doğrusu da buydu. Her yeni nesil, bir öncekinden daha ileri düşünmeli ve ülkesini daha ileri seviyelere taşımamalıydı. Ama olmadı, olamadı. İyi öğrenciler olamadık. Ülkemizi ileri seviyelere götüremedik. Kültürde, sanatta, bilimde önde gelen ülkeler arasında olamadık. Yurtta ve dünyada barışı sağlayamadık.
Yani
Başöğretmenin derslerini iyi dinlemedik, anlayamadık.
Atamın önünde saygıyla eğilirim.