Her yıl insana bir şey öğretir. Kimi dersleri kitaplardan değil, kalp ağrısından öğrenirsin. Kimi dersleri biri giderken, kimi de sen giderken fark edersin. Bu yıl benim payıma düşen en büyük ders, kendimden fazlasını vermemem gerektiği oldu.
Eskiden, iyi niyetimi ve sevgimi sınır bilmeden sunardım. Birinin mutlu olması için kendi huzurumu bozmaktan çekinmezdim. Onların ‘’zerresini’’ yapmadığı şeyleri ben dağ gibi yapardım. Ama insan bir noktada anlıyor; herkes aynı derinlikte sevmiyor, herkes aynı emeği hak etmiyor.
Artık öğrendim…
İyiliğimi hak etmeyene harcamamayı, enerjimi geri kazanmayı. Birini kaybetmemek için kendimi kaybetmeyeceğim. Çünkü ben de kıymetliyim. Çünkü içimdeki huzur, kimsenin geçici varlığından daha önemli.
Bu yıl bana öğretti ki; kendinden taviz verdikçe eksiliyorsun. Ve bazen en büyük cesaret, artık ‘’yeter’’ diyebilmekte gizli. Üstüne yapmasaydın diyebiliyorlar emin olun.
Yeni yılda dileğim şu; Artık kimsenin beni ‘’ anlamasını’’ beklemeyeceğim. Sadece hak edenlerin beni ‘’yaşamasına’’ izin vereceğim.
‘’Bazı insanlar, sana dokunmadan da tüketir. Artık ben, dokunulmaya değer bir kalp olduğumu biliyorum.’’