Hazreti İlyas as benî İsrail’e gönderilen peygamberlerden, Musa aleyhisselama inen Tevrat’ı tebliğ etmek için vazifelendirilmiştir. Hazreti Musa'nın vefatından sonra insanlar Tevrat’ın hükümlerini unutmuş yine sapkınlığa sapmaya başlamışlardı.

Benî İsrail, o zaman Şam ve civarında dağınık küçük devletler hâlinde yaşıyordu. Çünkü Yuşa bin Nûn, Şam kıtasını fethedip, Benî İsrail’e taksim etmişti. Bir kabîleye de Baalbek ve etrafını verdi.

İlyas aleyhisselam Baalbek’in kabilesinde bulunuyordu.

Hazreti İlyas aleyhisselamdan önce gelen, ve hem kral hem peygamber olan hazreti Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra krallık babadan oğula geçmişti.

Ancak yıllar geçtikçe İsrailoğulları yeniden putlara tapmaya başlamışlardı. Çeşitli fitne ve kötülüklerle bölündüler. Nihayet krallık Ahab’a geçince o İsrailoğulları arasında birlik ve düzeni sağladı.

Kral Ahab bir gün Gielab bölgesinin tişbeli köyünde henüz peygamberlikle görevlendirilmiş olan İlyas As. ile karşılaştı. İlk zamanlar Ahab, İlyas as.’ın vaaz ve sohbetlerinden etkilenerek hoşlandıysa da bu durum çok fazla  sürmedi.

Ahab, Sayda Kralının kızı olan İzabel ile evlenmek istiyordu. Bir rivayete göre İzabel, kendisine benzeyen dört başlı bir put yaptırması şartı ile onunla evlenmeyi kabul etti. Ahab, İzabel’in arzu ettiği putu yaptırarak onunla evlendi.

Halk da Ba’l adı verilen bu puta tapmaya başladı.

İlyas As. bu durumdan çok müteessir oldu. Halkı defalarca doğru yola davet etmesine rağmen kimse O’nun sözlerine iltifat etmedi. Bunun üzerine İlyas As. dağda bir mağaraya çekildi. Halka da iman etmeden kimsenin yanınan yaklaşmamasını,

eğer yaklaşan olursa yanıp kül olacaklarını bildirdi. İzabel’e de bir oğlu olacağını fakat puta tapmaya devam ederse oğlunun hastalanıp öleceğini söyledi. Çok geçmeden İzabel’in bir oğlu dünyaya geldi ve bir süre sonra da hastalandı.

Bunu İlyas as.’ın sihri sanıp, O’nu öldürtmek için yanına pek çok asker gönderdiler. Ancak bunların hepsi yanarak helak oldu. Bu durumdan telaşa düşen Kral Ahab ve çevresindekiler, İlyas as.’ı tatlılıkla davet ettiler.

İlyas As. ümitlenerek saraya gidip onları tekrar doğru yola davet ettiyse de yine bir sonuç alamadı. Bunun üzerine kısa bir süre sonra İzabel’in oğlu öldü. Kahinlerin sözlerine kanan İzabel, oğlunu kurtarmak ümidiyle, ölen çocuğunu

Ba’l denilen puta kurban için kestirerek ondan medet umduysa da bir sonuç alamadı.

İlyas as. daha sonra da onlara; Cenab-ı Hakk’ın büyük bir kıtlık vereceğini haber verdi ve öyle de oldu. İlyas As. ve kendisine inananlara Allah’tan bir mucize olarak rızıkları veriliyordu. Fakat yine de İlyas as.’a inananlar çok azdı.

Halk Ba’l putundan medet umarak çeşitli merasimler yapıyordu. Böyle bir merasim sırasında, sarsıntının da etkisiyle hikmeti ilahi gereği Ba’l putu devrilerek toprağa gömüldü. Fakat halk kısa zamanda yeniden bir put inşa ederek ona tapmaya başladı.

Bu arada kıtlık iyice arttı. İlyas as.’a yapılan baskılar da o derece çoğaldı. Allahü teâlâ kıtlık vakti İlyas aleyhisselamın kavmine tuz ekmelerini bildirdi. Tarlalara tohum yerine tuz ektiler. Mucize olarak yerde nohut yetişti.

İsrailoğulları bu hâl üzere bir müddet hazret-i İlyas’a tâbi oldular. Fakat hak yolda sebât etmeleri uzun sürmedi. Yine nankörlük edip, doğru yoldan ayrıldılar. Bu durum üzerine hazret-i İlyas, Allahü teâlânın izni ile onların arasından ayrılınca, isyanları sebebiyle gitgide perişan oldular.

Allah-u Teala İlyas as.’den kendisine bildirdiği bir yerde yaşayan bir koca-karıyı bulmasını istedi. Bu kadın o zamanlar 4 yaşında bulunan Elyasa as.’ın annesiydi. Geçimlerini değirmende çalışarak temin ediyorlardı.

İlyas as. emredilen yerde bu muhterem kadını bularak onun misafiri oldu. Kadın Allah’a inanır ve evinde hiç put bulundurmazmış. Kadın İlyas as.’ı çevresine akrabası olarak tanıttı. Bu sıralarda Elyasa as. 4 yaşında geçirdiği bir hastalık yüzünden ölümle pençeleşiyordu. İlyas as.’ın duasının kabulü ile Elyasa as. iyileşerek daha dinç ve sağlıklı oldu.

İlyas As. tekrar Cenab-ı Hakk’ın emri ile yurduna döndü. Kıtlık hala devam ediyordu. İlyas as., Ahab ve halkını yeniden vahdaniyete davet etti. Eğer bir olan Allah’a iman ederlerse kıtlığın sona ereceğini vaad ettiyse de O’na yine inanmadılar. Yağmur yağdırması için putlarına müraacat ettiler. Tabiiki sonuç yine hüsran oldu. Bu defa İlyas as. yardımcısı Mimira’ya deniz yoluna 7 kez gidip gelmesini, yedincisinden yağmur bulutunun geleceğini bildirdi ve dediği gibi oldu. Yağmur yağdı, toprak yeniden yeşerdi. Fakat halk bunu da büyü sayıp, puta tapmaya devam ettiler.

İlyas as. Elyasa as.’ın annesinin vefat ettiğini haber alınca hemen oraya gidip Elyasa as.’ı yanına alarak geri döndü. Döndüğünde kral Ahab’a Allah yoluna dönmedikleri takdirde kendisine büyük azabın geleceğini bildirdi.

Bir müddet sonra Ahab çaresiz bir hastalığa yakalanarak yataktan kalkamayacak bir hale geldi. Ahab ölünce yerine oğlu Yoram geçti. Tahta geçer geçmez de İlyas as.’ın bulunup öldürülmesi için emir verdi. İlyas as. Elyasa as. ile birlikte orayı terketmek zorunda kaldı. Fakat her nereye gittilerse Yoram’ın askerleri peşlerini bırakmadı. Nihayet Erdem Nehrinin yanına geldiler. İlyas as. Allah’ın lütfu ile cübbesini suya attı. Nehir yarıldı ve Elyasa as. ile birlikte karşıya geçtiler. Orada Cebrail as. geldi, İlyas as.’a Cenab-ı Allah’a kavuşma duasının kabul edildiğini bildirdi. O anda gökten yanan bir ışık gelerek önünde bir at şeklinde büründü. İlyas as. cübbesi ile kemerini Elyasa as.’a emanet ederek ata bindi ve Cenab-ı Allah’ın takdir etmiş olduğu makama yükseldi. Bir daha da görünmez oldu. Bu sıralarda İlyas as.’ın 78 yaşlarında olduğu rivayet edilmiştir.