Okuma yazmazlık, okuma yazmayı oluşturmamış ya da okuma yazmadan yoksun topluluklara özgü niteliktir. Okuma yazma oranı ise, bir toplumsal grubun ya da bir toplumun okul çağındaki ve daha yukarı yaşlardaki nüfusu içinde okuma yazma bilmeyenlerin oranı, akla gelir.
TUİK Nisan 2013 eğitim verilerine göre, Türkiye’de 15 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranı %5.08 dür.
Bu orana, ortaöğretimdeki okullaşmanın da düşüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, azımsanmayacak orandadır.
Bu oranın kabarık olması, büyük ölçüde, ülkenin toplumsal ekonomik ve en önemlisi siyasi hayatına önemli etkileri kaçınılmazdır.
Sonucun içler acısı olması, başta aile yaşantısın etkileyecektir. Zaten mevcut veriler oldukça olumsuz bir tablo sunmaktadır bize. Kadına yönelik fiziksel şiddet oranı %39, 10 kadından biri gebeliği süresince şiddete maruz kalmaktadır. Yaşadığı şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48,5.
Yine çocuklarımızın yaklaşık olarak %63’ü fiziksel şiddete maruz kalmaktadır.
Bütün bu veriler eğitim oranındaki düşüklüğün, sonucunun nelere mal olabileceğini göstermektedir.
Diğer taraftan, çocukların yetişkin yaşamına sağlıklı bir biçimde hazırlanması gerekmektedir. Yetişkinlik hayatında gerekli olan demokrasi yaşantılarının sağlanması büyük ölçüde uygun aile yaşantılarına bağlıdır. Ancak yaklaşık %5.08 oranı burada kendini olumsuz bir biçimde kendini göstermektedir .Zaten ülkemizde görüldüğü gibi, baba otoritesinin katı olduğu, ataerkil yapılı aileler, evlere demokrasinin girmemesine yol açmaktadır. Ailelerimizde, otokratik sayılabilecek her türlü şiddete, öncelikli bedeni cezaya baskı sertlik doğuracak otoriter tutumlar görülmektedir.
Diğer taraftan, çocuklara söz hakkı verilmemesi karara katılmaması da, onları yetişkinlik yaşamında sorumluluk, özgüvene sahip olmamayı da beraberinde getirecektir.
%5.08 eğitim oranının düşüklüğünün daha da etkileyeceği alanlardan biri de ekonomidir. Diğer bir ifadeyle mevcut eğitim oranıyla bilinçli üreticiler ve tüketiciler yetiştirmek mümkün değildir.
Düşük orandaki eğitim, siyaset alnını da olumsuz etkileyecektir. Oysa, eğitim bilinçli seçme ve seçilme yaşantıları sağlayarak, ülkenin toplumsal yaşantılarına katkıda bulunmaktadır. Siyasi alanda da sorun var. Eğitim oranın düşüklüğü bilinçsiz seçmenliği de beraberinde getirmesi kaçınılmazdır.
Eğitim oranı düşük birey oyunu ülke sorunlarını bilerek kullanabilir mi? Oyunu bir başkasının etkisinde kalmadan kullanabilir mi? Oyunu bir erzak karşılığında kullananlar var. Bunlar düşük eğitim düzeyiyle ilgili.
Sonuç olarak, mevcut eğitim oranı ve niteliği ülkemizin toplumsal, ekonomik ve siyasi yaşantısına olumlu katkılar sunmaktan çok geridedir. TUİK verileri oldukça düşündürücüdür.