TÜRK SİYASETİNİN GÖRÜNMEYEN KAHRAMANLARI: EMEK, İNANÇ, FEDAKÂRLIK
TARİHTEN BUGÜNE TÜRK MİLLETİNİN SİYASİ MÜCADELE GELENEĞİ
Türk siyasi mücadelesi, her zaman sadece zenginlerin, sermayenin, güçlü lobilerin elinde olmamıştır.
Daha Osmanlı’nın son döneminde kurulan İttihat ve Terakki’den, Anadolu’da Mustafa Kemal’in kurduğu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ne kadar her siyasi ve toplumsal hareket, önce halkın gönlünde, sofralarında, tarlalarında, köy kahvelerinde filizlenmiştir.
Bir kıvılcım; bazen bir Anadolu kasabasında bir öğretmenin konuşmasıyla, bazen bir çiftçinin ağıtlarıyla, bazen bir askerin cephedeki yorgun nefesiyle büyümüştür.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, işgal altındaki Anadolu’da ne dev holdinglere, ne büyük medyalara, ne uluslararası fonlara sahipti.
Sahip oldukları, Anadolu’nun iman dolu göğsü, halkın kararlılığı, kadınların sabrı, çocukların umuduydu.
İşte bu yüzden, Atatürk, "Millete efendilik yoktur, hizmet vardır" diyerek siyasetin yalnızca elitlerin değil, halkın, köylünün, işçinin, memurun omzunda yükseleceğini ilan etti.
SİYASETİN GÖRÜNMEYEN CEPHESİ: GÖNÜLLÜLÜK, EMEK, İNANÇ
Bugün Türkiye’de siyaset yalnızca parlak vaatlerle, salon toplantılarıyla, televizyon ekranlarında dönen tartışmalarla yapılmıyor.
Her partinin, her siyasi hareketin arkasında; gecesini gündüzüne katan, afiş asan, broşür dağıtan, gönüllü olarak sosyal medyada mücadele eden, kapı kapı dolaşan, kendi maaşından, kazancından biriktirdiğiyle kampanyalar destekleyen binlerce isimsiz kahraman var.
Siyaset; büyük sermayelerin, lüks arabaların, plaza toplantılarının değil; halkın inançlı yüreğinin, gönüllü emeğinin, dayanışma ruhunun eseridir.
Bir partinin tabelası vardır ama asıl ruhu; onun gönüllüleri, neferleri, gençleri, kadınları, yaşlılarıdır.
PARANIN ROLÜ: GEREKLİ AMA YETERLİ DEĞİL
Kimse inkâr edemez:
Siyaset, hele günümüzde; sosyal medya kampanyaları, miting organizasyonları, saha çalışmaları, reklam bütçeleri gerektirir.
Her bir tanıtım faaliyeti, her bir saha gezisi, her bir ilan, afiş ciddi maliyetlere dayanır.
Bu gerçeği görmezden gelmek, siyaseti romantize etmek olur.
Ama mesele şudur:
Sadece parayla kurulan bir hareket, ruhsuz ve samimiyetsiz kalır.
Sadece insanla yürüyen bir hareket de zamana karşı yıpranır, zorluklarla boğuşur.
Doğru olan; ikisinin dengeli birlikteliğidir.
Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi…
Anadolu halkı, elindeki üç kuruşu cepheye gönderdi ama yanında dualarını, inancını, evlatlarını da gönderdi.
Maddi destek yetmediğinde manevi destek devreye girdi.
TÜRKİYE’DE HER PARTİNİN ORTAK SINAVI: KAYNAK YOKSA, HALKLA YÜRÜ!
Bugün Türkiye’de ister iktidar partisi, ister muhalefet olsun; hiçbir siyasi hareket, halkın gücünden, gönüllülerinden, köydeki teyzeden, mahalledeki gençten daha güçlü bir destek bulamaz.
Parası biten bir hareket, yolun sonuna gelmiş sayılmaz.
Ama halkın gönlünü kaybeden bir hareket; en zengin fonlara, en büyük medyalara sahip olsa da, uzun vadede çöker.
Siyasetin asıl sermayesi; inanan insanlardır.
OLUMLU YANLAR
Toplumun Gücüne Dayanma: Maddi kaynak eksikliğinde halkla daha organik bağ kurulur, dayanışma ruhu güçlenir.
Samimi Siyaset: Büyük sermayelerin gölgesinden kurtulup, halkın sesiyle siyaset yapmak; hareketi daha samimi ve inandırıcı kılar.
Gönüllü Enerjisi: Gönüllülerle yürüyen hareketler; toplumda yayılma hızını arttırır, tabanını genişletir.
İdeolojik Saflık: Parasal baskılar olmadığında hareketin fikrî safiyeti, ideolojik netliği korunur.
OLUMSUZ YANLAR
Organizasyon Eksikliği: Kaynak eksikliği nedeniyle saha faaliyetleri, mitingler, tanıtımlar aksar, etki alanı daralır.
Görünürlük Kaybı: Reklam, medya, sosyal medya bütçesi eksikliğinde görünürlüğü azalır.
Motivasyon Sorunu: Uzun süren kaynak sorunları gönüllülerde yorgunluk ve umutsuzluk yaratır.
Rakip Karşısında Zayıflık: Güçlü fonlarla hareket eden rakipler karşısında geri planda kalınabilir.
SONUÇ
Türk siyasi tarihi göstermiştir ki; sadece parayla, sadece insanla, sadece inançla yürüyen hareketler başarısız olmuştur.
Başarının anahtarı; bu üçünü birlikte yönetebilmek, halkın gücünü unutmadan; ama gerçekçiliği de elden bırakmadan yürümektir.
Siyasetin paraya ihtiyacı vardır ama asıl ihtiyacı milletin gönlünü kazanmaktır.
Milletin gönlünde yer edemeyen hiçbir siyasi hareket, ne kadar zengin olursa olsun, başarısını sürdüremez.
Tarihimiz, bunun canlı örnekleriyle doludur.
OKUYUCUYA SORULAR
Sizce siyaset sadece seçim günlerinde mi başlar?
Bir siyasi hareketin yaşaması için sadece oy vermek yeterli midir?
Parasız kalan bir harekete destek vermek için illa cüzdan mı gerek, yoksa gönül mü gerek?
Atatürk, imkânsızlıklardan bir Cumhuriyet doğurduysa, biz bugün hangi sorumluluğu taşımaya hazırız?
Sosyal medyada bir mesaj, sokakta bir afiş, bir dost sohbetindeki bir cümle bile bir hareketin kaderini değiştirir mi?