Rüzgâr uğulduyor, savrulan saçlar
Kulak emrine amade, şırıl şırıl sular
Sabahın ilk güneşi, akşama son gülümseyen
Geceye düşen ay merhaba
Yemyeşil toprak, havada ot kokusu
Beyaza bürünmüş dallar
Öfkesi saklı
Sevinçle oynayan bahar
Umuda açan yeni çiçek
Merhaba
Börtü böcek günyüzünde
Aslanı kaplanı
İnsanı
Ne çok benzer birbirine bitkisi, hayvanı
Değil ki benzemesin insan insana
Ruh halleri göğe çıkar, çakılır yere
Yürekler kiminde aşka, sedaya
Kiminde hırsa paraya
Yinede olmasaydı kin ve nefret
Olmasaydı art niyet
“Aşk” derken, lanet okumasaydı yürek
Eğitseydi bir kulu, öğretseydi marifet
Topluma damar olur, olmazdı hiç eziyet
Açılırdı kitaplar, okunurdu kümbette
Yanlıştan dönmek haktır, umutlar ilkbahara
Hoşgeldin yenibahar
Hoşgeldin umut
/
İnsanoğlu yüreğini sevmeye, vermeye açsaydı, kafasını hırs ve nefrete değil insanlığın iyiliğine çalıştırsaydı; insana köstek olmak yerine destek olmayı seçseydi, düşüncelerde, duygularda sığ olunmasaydı ve küçük ayrıntıların anlamı kavransaydı, dünya nasıl olurdu?
Ah dünya, sen öyle temiz, öyle safsın, ya konukların…
Doğa kendisini ilkbaharla yeniliyor.
Umudum, dünya insanının yüreğinin de ilkbaharda yenilenmesidir.