Gaziantep’te 1940’lı yıllarında Osmanlı, İş ve Ziraat bankası olmak üzere üç banka vardı.

            Bunlardan Ziraat Bankası, Gaziler caddesinde, sonradan yapılan şimdiki bankanın yerinde, Ermeni yapısı taş bir binadaydı.

            Osmanlı Bankası, Karagözde, Dai’lere ait taş bir binanın üst katındaydı. Şimdi burası, Büyük Pasajın bir bölümü haline getirilmiş.

            İş Bankası da, Mütercim Asım Caddesinde, yine bugün Büyük Pasajın bir bölümü olarak kullanılan yerdeydi; bankaya çok geniş bir merdivenle çıkılırdı.

            O günün banka çeklerini, şimdiki gibi yüzbinler, milyonlar doldurulmazdı. Çekler, 9, TL, 13,- TL gibi rakamları taşırdı.

            xxx

            Bu yıllarda ve daha sonraları bankalar, senelik %6 ile topladıkları mevduatı, ihtiyaç duyan tüccara, sanayiciye senelik %9 ile verirdi.

            Kredilerde en uzun vade 121 gündü.

            Krediler, mal veya senet karşılığı avans şeklinde veya senet kırmak, poliçe çekmek suretiyle temin edilirdi ki bu çeşit krediler, faizden başka komisyon alındığından pahalıya gelirdi.

            Hatırlı iş adamlarına bankalar, açık kredi verirlerdi. Açık kredide yalnız faiz alınır, kredi hesabı, normal bir mevduat hesabı gibi çalışır; para olunca hesaba yatırılır, faizin işlemesi durdurulurdu.

            xxx

            Ekonomin yönetiminin iyi yapılmaması, iş dünyasında olabilecek krizler, iş adamlarının paraya karşı talebini azaltır. Bu olay karşısında, bankalar yaptıkları hizmet karşılığı gelir sağlamak yoluna saparlar.

            Hesap işletim bedeli, provizyon karşılığı alınan paralar, kredi kartlarının kullanım bedeli, kredi kartlarına uygulanan komisyon ve yüksek faiz, bunun sonucudur.

            Bildiğim bir olayı siz sayın okuyucularıma anlatmak isterim:

            Tanıdığım biri, bankada 300 küsur lirasını unutmuş; günün birinde hesap cüzdanını bulup bankaya gittiğinde hesabın boşaldığını görmüştür. Çünkü senede iki kere hesap işletim bedeli alınma suretiyle adamcağızın parası uçuvermiş.

            Bugün altışar aylık dönemlerde bazı bankalar yılda iki kere 40’ar, bazı bankalar da 60’ar TL hesap işletim ücreti almaktadırlar.

            xxx

            Tüketiciyi Koruma Dernekleri 13 ve 14 Mart günleri, kredi kartlarının kullanılmamasını, mudilerin bankaya gitmemesini isteyerek dikkat çekmek istemişlerdir. Ne oranda uygulandığını bilemiyoruz.

            Gelişmiş, gelişmekte görülen ve hatta geri kalmış ülkelerin birçoğunda halk bu çeşit boykotlara, çağırımlara uyar. Böylece tüketiciler amaçlarına ulaşırlar.

            Ülkemizde tüketicilerin birçoğu maalesef gerekli bilgiye sahip olmadıkları gibi bu konuda bilinçsizdirler.

            İlkokul çağlarımdayken, Mısır’da ekmeğe yapılan 5 kuruşluk zam üzerine halkın nasıl ayaklanıp, tekrar ekmeğin fiyatını eski düzeye indirdiklerini anımsıyorum.

            xxx

            Birlikten daima kuvvet doğar. Tüketiciyi ilgilendiren her konuda, tüketici derneklerinin önder olmaları, tüketicilerinde, verilen çağrıya uymaları çok önemlidir.

            Çünkü Serbest Piyasa Ekonomisinin uygulandığı bir ülkede fiyat kontroller hemen, hemen hiç yapılmaz. Bundan dolayıdır ki, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da eğitilmek için gayret gösterilmelidir.

            Tüketiciler bilinçli olduğu zaman ne bankalar ne de bazı ticaret erbabı rahatlıkla at koşturup, cirit oynayamazlar.