Türk Toplumunun zengin güncel kıssa (kendisinden bir ders çıkarılması gereken olay, konu, kısa öykü, fıkra)' larından biri ile başlayalım; Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş. "Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim" demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış. "Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim." Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış. Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Birkaç gün geçince Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış. "Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek" demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Oduncunun oğlu olduğuna kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikâyenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kim bilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş. Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.
Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından kalkıp kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde.. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Tekrar dost olalım demiş... Yılan ise acı acı gülümsemiş. Çok isterdim ama... Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız. Şimdi kıssa dan hisse; Türkiye-ABD ilişkilerine bakarsak ; Türkiye açısından zaman zaman kalıcı stratejik derinliği olmadan, karşılıklı çıkar ilişkisine dayanmayan, öte yandan kendi çıkarları için Türkiye'ye elini uzatan bir ABD'nin, yeri geldiğinde müttefik, yeri geldiğinde Stratejik ortak, yeri geldiğinde güçlendirilmiş ortaklık, yeri geldiğinde Model Ortaklık sıfatı ile Türkiye'nin beklentilerine yanıt vermekten çok, tek taraflı çıkara dayanan, verilenleri ulufe gibi yorumlayan bir ilişki olmuştur.
Türkiye Kore Savaşında ABD yanında yer almış, ABD'nin Rusya'yı Çevreleme Politikası anlayışına katkı koymuş, NATO Ortaklığı çerçevesinde ABD yanında yer almıştır. Afganistan’da Uluslararası Yardım Gücünde görev almıştır.1.Körfez Savaşında Petrol Boru Hattını keserek verdiği destekten dolayı uğradığı zarar tazmin edilmemiştir. Türkiye’nin bu yaklaşımlarına karşı, ABD; Küba krizi sonrası Rusya ile Nükleer Silah Anlaşmasında Türkiye'de bulunan silahlarını söküp götürmüş, Kıbrıs haklı davamızda ABD Başkanı Johnson'un tehdit ve hakaret dolu mektubu ile Satın aldığımız Uçakları bile vermeyen bir yaklaşım sergilemiştir. Halen, bedelini kısmen ödediğimiz F-35 uçakları, Rusya'dan kısa-orta-uzun menzilli S-400 füze alınması Krizi nedeniyle Türkiye'ye gönderilmemiştir ve Türkiye F-35 programından çıkarılmıştır. Irak Savaşında TBMM den geçmeyen Teskere nedeni ile manidar zamanlama ile ABD'nin kuruluş yıldönümü olan 4. Temmuzda Türk Askerinin kafasına geçirdiği çuval olayında kendince intikam almıştır.
Sözde Ermeni Soykırımı, Kudüs'ün Başkent olarak İlanı konularında tek taraflı çıkarlar ve uygulamaların onayında ABD kendi menfaatine olarak tek taraflı davranmıştır. Türkiye-ABD ilişkilerinde, coğrafi konumumuz nedeni ile Balkanlar, Ortadoğu, Hazar, Kafkasya'da en fazla yararı olan-yararlı çıkan ABD olmuştur. ABD Yeri geldiğinde çıkarları tek taraflı neyi gerektiriyorsa hiç çekinmeden yapmıştır. Geldiğimiz noktada Büyük Orta Doğu Projesi(BOP) eş başkanlığı sıfatını açıklayan İktisatçının Tek Adam yönetimi anlayışına destek veren çevresi "Ülkemizin kendisinden başka dostu yoktur" öz deyişini unutmuştur. Siyasi ayağı ve kümelenmişliği halen saklanan FETÖ Belasında, Halk Bankası -Rıza Zarrap -Hakan Atilla ilişkilerinde tek yönlü çıkarlarına hizmet eden belalarla Türkiye'nin başını ağrıtmıştır. Kıssamızda ki yılan kadar bile kuyruk acısı zarar görmeyen ABD'nin Dostlukla ilgisi olmayan, tek taraflı çıkarları söz konusu iken, Dünya Jandarması rolüne karşı; ancak iradeli, liyakat sahibi kişilik ve onurlu, Saygın bir Dış Politika anlayışı ile GAZİ Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sözü ile "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini hayata geçirmekle mümkün olur.