Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri de hangi alfabeyi kullanmamız gerektiği konusu. Bazı çevreler cumhuriyetle birlikte kabul edilen Latin Alfabesinin kullanılması gerektiğini savunurken bazı çevreler de cumhuriyetten önce kullanılan Arap Alfabesinin kullanmamız gerektiğini savunuyor, bunun için de gerekçeler sunuyorlar.  Latin Alfabesini savunanlar bu alfabeyle okuma yazmanın kolay olduğunu, Avrupa ile ilişkilerimizi kolaylaştırdığını, Türkçeye uygun olduğunu ileri sürüyor.

Arap Alfabesine geçilmesini savunanlar ise 623 yıl yaşamış Osmanlı’nın Arap Alfabesini kullandığını, atalarımızın yazdığı eserlerin, bize bırakılan mirasın bu alfabeyle yazılmış olduğunu, bu eserleri okuyabilmek için Arap Alfabesini kullanmamız gerektiğini dile getiriyorlar.

Bu tezlerin, kullanılan alfabenin zararının faydasının düşünülmesinden ziyade siyasi temelli olması ihtimali yüksektir. Nitekim toplum Osmanlıcı ve cumhuriyetçi diye iki gruba bölünmüş durumda. Cumhuriyetçiysen Latin Alfabesini, Osmanlıcıysan Arap Alfabesini savunmalısın anlayışı var. Bu siyasi polemik vizyonumuzu körlük derecesinde daraltmış durumda. Kimse, mantıklı olanı, bize kattığı faydaları düşünerek hareket etmiyor. Önemli olan siyasi hırslarımızın tatmin edilmesi olmuş.

İlk Çağ ve Orta Çağ başlarında Türk dünyasının kendi buldukları alfabeler olan Göktürk ve Uygur Alfabeleri kullanılıyordu. Bu iki alfabe Türklerin milli alfabesidir. O dönemde yazılan eserler Göktürk ve Uygur Alfabeleriyle yazılmıştır. Atalarımızın mirası, bize aktardıkları bu alfabelerle dile getirilmişti. Bunları öğrenebilmek için bu iki alfabeyi bilmek gerekiyor.

10. ve 11. Yüzyıllarda Türklerin İslam’ı benimsemesinden sonra Türk devletlerinde Göktürk Alfabesi terk edilip Arap Alfabesi kullanılmaya başlandı. Arap Alfabesinin kullanılmasında kuran alfabesi olması yanında Orta Çağ’da Doğu’nun zenginliği, bilim, edebiyat ve sanatta dünyaya öncülük eder durumda olması etkilidir. Doğu devletleri her anlamda güçlüdür. Bilimin de edebiyatın da dili Arapçadır, Farsçadır. Batı ise Doğu’daki gelişmeleri takip edebilmek için Arapça öğrenmekte ve Doğu eserlerini tercüme etmektedir. Türkler için de doğal olan Arap Alfabesini kullanmaktır.

15. ve 16. Yüzyıllarda dünyanın dengesi değişir. Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupa Rönesans’la bilimde, edebiyatta, sanatta dünyanın liderliğini üstlenir. Güneş artık Doğu’dan Batı’ya geçmiştir. Türk dünyasının yüzünü de Batı aydınlatmaktadır.

Bu dönemde Türklerin yaşadığı topraklar Osmanlı hâkimiyeti altındadır. Osmanlı Devleti 16. ve 17. Yüzyıllarda hala dünya siyasetini elinde tutar haldedir. Bu bedenle alfabesini değiştirme ihtiyacı duymamıştır. 18. Yüzyıldan sonra Osmanlı Batı’ya karşı siyasi üstünlüğünü de her alanda olduğu gibi Batı’ya teslim etmiştir.

19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Arap Alfabesinin kullanımı konusunda sıkıntılar yaşanmış, buna çözüm bulmak için kongreler düzenlenmiş, bu kongrelerde Latin Alfabesine geçiş tartışılmış ancak eyleme geçememişlerdir. Arap Alfabesinin eğitimde ve iletişimde getirdiği tıkanıklığı gidermek için çözümler üretilmiştir. Enver Paşa o günlerde savaş sırasında orduda iletişimi güçlendirmek için Arap Alfabesinde bir düzenleme bile yapmıştır. Bu gün onun düzenlediği alfabeye “Enveriye Alfabesi” denir. Osmanlı sürekli savaşlarla geçen 19. Yüzyılda Alfabe konusunda ulusal bir reform yapamamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulunca bir dizi inkılapla birlikte uzun yıllar düşünülüp yapılamayan Latin Alfabesine geçiş inkılabı da yapılmıştır. Amaç Batı’yla ilişkileri kolaylaştırmak ve her alanda olduğu gibi dilimizde ve alfabemizde millileşmeyi sağlamaktır. Arap Alfabesi okuma yazmayı öğrenme ve iletişim konusunda sıkıntılar yaşatmaktadır. Türkçenin fonetiğine uygun değildir. Arap Alfabesi kullanımı Araplaşmayı da beraberinde getirmekte, Arapça kelimelerin dilimize yerleşmesine neden olmaktadır. Millileşmek için de Alfabenin değiştirilmesi gerekmektedir.

Günümüz için Göktürk, Uygur, Arap, Latin Alfabelerinden biri haklı gerekçelerle tercih edilebilir. Ancak bu tercihte sahip olduğumuz uygarlığı olduğundan daha da ileri seviyeye çıkarmak temel hedef olmalıdır.