Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Işıkhan’ın şu sözü kulağımıza çalındı:

“Gençlik olmadan kalkınma mümkün değil.”
Ne güzel söylüyorsunuz Sayın Bakan. Ancak sözler, içi dolmadıkça yalnızca iyi niyetli birer masal olur. Hele ki gençlerin gerçeklerle tokat gibi yüzleştirildiği bir ülkede...

Şimdi soruyorum size:

Bu ülkede kalkınma için bu kadar elzem olan gençlik neden baskı görüyor? Neden özgürce fikir beyan eden, sorgulayan, haksızlıklara itiraz eden gençler cezaevlerinde?

Bir paylaşım yüzünden sabahın köründe gözaltına alınan, duruşma salonlarında adalet arayan o çocuklar... Bu mu gençliğe verdiğiniz değer?

Ve aynı ülkede, “6 yaşındaki çocukla evlenilebilir” diyen biri serbestçe dolaşıyor. Bu akıl ve ahlak dışı beyanı savunacak tek bir medeni ülke bulamazsınız. Ama bizde o zat el üstünde tutuluyor. Toplumun sağduyusu ise her geçen gün daha da köreltiliyor.

Ne acıdır ki, fikriyle var olmaya çalışan genç, tehlike olarak görülüyor. Sorgulayan zihinler susturulmaya çalışılıyor. Çünkü sisteme uyum sağlamıyorlar. Çünkü ezberlenmiş sloganlara değil, hakikate inanıyorlar.

Sayın Bakan,

Siz gençliğin kalkınmadaki yerinden bahsediyorsunuz, ama biz bu ülkede gençliğin nasıl sindirildiğine her gün şahit oluyoruz. Gerçek kalkınma, özgür bireylerle olur. Düşünceye, sorgulamaya, eleştiriye alan açmadıkça bu ülkenin geleceği beton yığınları arasında boğulur.

Gençleri susturarak değil, dinleyerek kalkınabiliriz.

Onların itirazlarında, bu ülkenin vicdanı var.