Çoğumuz, bize söylenen şeylerde, sergilenen olaylarda gizli bir ikna taktiği olabileceğini hiç düşünmeden "doğru" kabul ederiz, "dürüstçe"...
Oysa "ikna taktikleri" hakkında günümüzde öyle çalışmalar vardır ki seminer ve hatta kitaplara konu olmaktadır. Basit birkaç mantık hatasını kavrayamazsanız hemen hükmü veriverirsiniz "doğru yahu"
Geçtiğimiz hafta içerisinde memurların ve ağırlıklı olarak öğretmenlerin toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetle uzlaşamamaları üzerine yaptıkları "bir gün iş bırakma" eylemi sonrasında hükümet cenahından yapılan açıklamalarda bu ikna taktiklerini sıkça gördük.
Bir bakan hemen Avrupa’daki uygulamalar ve benzer durumları örnek verdi. İkna taktiğinin en sık başvurulanı "kıyaslama"dır. Kıyasın "misli"yle yapılmaması durumunda ortaya çıkan sonuç hatalı olduğu gibi, bu hatayı fark etmeyenler de hemen "ikna" oluverir. Bakanın örnek verdiği ülke/memurlar ile Türkiye/memurlar arasında hem sistem, hem maddi, hem sosyal yönden uçurum olduğunu kaç kişi sorgulamıştır. En basitinden Avrupa’daki bir öğretmen ile Türkiye’deki bir öğretmen arasında maaş yönünden 3 kata yakın bir fark vardır. Keza Avrupa’da bir öğretmen bir sınıfta 20 kişiye ders anlatırken Türkiye’de 60 kişilik sınıflar hala mevcuttur. Bu durumda Türkiye’deki bir öğretmen maddi olarak üçte bir fiyata ve üç kat fazla iş yapmaktadır. Kısaca Türkiye’deki bir öğretmen Avrupa’daki meslektaşlarıyla kıyaslandığında üç kişinin yaptığı işi üçte bir ücretle yapmaktadır.
Yine öğretmenlere yönelik olarak gerek Milli Eğitim Bakanının ve gerekse Başbakanın yaptığı açıklamalara bakıldığında bakış açısının bir hükümet politikası olduğu sonucu çıkmaktadır. 2 aylık yaz tatili diğer memurlara haksızlık olarak gösterilmeye çalışılmakta diğer memurların yıllık izni 20 gün olduğundan, haftalık çalışma saatlerinden... bahsedilmektedir. Yazımızın ana fikrinde verdiğimiz kıyasın misli ile yapılması gerektiği göz ardı edildiğinde hükümetin "doğru söylüyor" olduğu sonucu ortaya çıkar. Oysa her meslek grubunu kendi içerisinde değerlendirmezseniz maymun ile filden eşit zamanda ağaca tırmanmasını istemiş olursunuz.
Ana babasının dahi saldım çayıra mevlam kayıra mantığı ile ilgilenmediği ve adeta "kurtuluş" olarak görüp gönderdiği okullarda 40-50 kişilik sınıflarda öğretmenlerden çocuklara göz kulak olmasının yanında eğitim de vermesini istemek ve çalışma şartlarını masa başı memurlarla kıyaslamak adaletle kalkınmayı sağlamaz.
Bu mantıkla radyasyona maruz kalma tehlikesi ile boynunda odyometre ile günlük 5 saatten fazla çalışmayan bir gün hafta tatiline ek yarım gün daha izin kullandırılan röntgen teknikerlerini de "hizaya sokulmaları" için ben ihbar etmiş olayım.
Her meslek grubu kendi içerisinde değerlendirilmeyip "memur" genel adı altında "eşitlik" dayatılmaya kalkılırsa bu adalet değil zulüm olur.
Öğretmenler yılda 2 ay tatil yapıyormuş, bilen bilir de, bilmeyen aslı var sanır...