Suriye'deki olaylar aldı başını gidiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Suriye'deki olayları tahlil edebilmek için son derece sağlıklı bilgi yanında önyargılardan arınmış olmak da gerekiyor. Zira doğru bir bilgi bile kitleleri yanlış yöne kanalize etmek için çok rahatlıkla kullanılabilmekte.
Propaganda ile kirletilip köreltilmedikleri müddetçe kitleler asla savaş istemezler. Bu sebeple savaştan önce kitlelerin "ikna" edilmeleri gerekir. Suriye'de olan biten ne varsa hepsi bu "ikna" için birer araç olarak kullanılmaktadır.
Yabancı ve büyük bir yayın kuruluşunun onlarca yıl önce ve başka bir savaşta çekilmiş bir fotoğrafı Suriye haberlerinde kullanmasının başka bir izahı olabilir mi?
Suriye'ye müdahaleyi meşru kılmak için söylenen gerekçeleri ve kullanılan dili dikkatle inceleyiniz. Her gerekçeyi irdelediğinizde temelsiz olduğunu göreceksiniz. Sorular ve olaylar öyle yöneltilmekte ve lanse edilmektedir ki hiçbir yetkili direkt olarak "savaş" demediği halde, kullanılan argümanlar insanların bilinç altında "Suriye'ye müdahale şart oldu" fikrini oluşturmaktadır. Bilardo tekniği de denen bu teknikle varılmak istenen sonuç direkt olarak söylenmemekte, bilinç altınıza "kabul ettirilmektedir". İnsanların topluca sınırı geçmeleri, yaşanan şiddet olayları, öldürülen çocuklar ve onlarca haber bilinçaltımıza "müdahale meşru" ve "müdahale şart" temalarını işlemek için servis edilmektedir.
Sorular doğru sorulmazsa sorulan her soru sizi bir şeylere ikna etmek için soruluyor demektir ve verilen her cevap yanlıştır. "Suriye'de insanlar ölüyor" bu bir tesbittir. Ancak kim tarafından öldürüldüğü tarafımızca bilinmemektedir ve bu bilinmeyen kısım kasıtlı olarak bildirilmemekte, belli bir amaca ikna olmamız için kullanılmaktadır. Muhalifler mi, Suriye'deki mevcut rejim mi yoksa "yorgan yansın keyf olsun" mantığı ile Suriye'de cirit atan yabancı ülke ajanları mı bu olayları yapmaktadır. Sırf bir mezhep çatışması çıksın diye Irak'ta yedikleri haltları itiraf eden birinin "bir gün şii bir gün sünni öldürüyorduk" sözü son derece dikkate değerdir ve Suriye'de yaşanan şiddet olaylarının aynı tezgahtan çıkmış olma ihtimali son derece yüksektir. Suriye'de insanların öldüğü vakıadır, ancak ölenlerin muhalif, mevcut rejim, sünni, şii olmasının bir önemi yoktur. Çünkü öldüren el "aynı eldir". Yüzyıllardır birlikte yaşayan sünni/şiiler, bir günde mi kimliklerini/mezheplerini fark etmişlerdir?
Şuanda, Çin, Filipinler vb insanlar ölmüyor mu? Burada ölenler insan değil mi? Neden Suriye'ye bu kadar müteyakkızız da başka yerlerde ölenlerden haberimiz bile olmuyor?
Suriye'ye müdahalenin gecikmiş olması müdahale için gerekli ekipmanın olmamasından değildir. Çünkü Suriye'de hedeflenen başkadır:
Tüm Ortadoğu’yu kapsayacak bir mezhep çatışması!
Bunun için tandırın kıvama gelmesi beklenmektedir. Bir türlü kıvama gelmeyen tandır için de tüm güçleri ile un ve su taşımaktadırlar.
Her türlü mezhepsel ve etnik farklılıkları bir kenara bırakıp, sağduyu ile hareket bölgedeki tedirginliğin tek ilacı durumundadır.
Bölgenin ve hatta tüm insanlığın "sağduyuya ihtiyacı var sağduyuya"...