Bir iki gün önce ülkemizde bir kral eşiyle birlikte misafirimizdi.

Bu kral uluslar arası teamüller gereği; modern Türkiye’nin temellerini atan, bağımsız bir ülke olması için insanüstü çaba sarf eden ve de bu günleri bize armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’ün mezarı başında onu saygıyla anması gerektiğiydi. Kral bu gerekliliği yerine getirirken her ne hikmetse gözyaşlarını tutamayarak ağladı…

Bana göre bu gözyaşlarından çıkarılacak, özellikle genç insanların çıkartacakları çok dersler olmalı.

***

Bu kralın gözyaşları neyi ifade ediyordu?

Kim bilir beklkide atalarının bu ülkeye yaptığı ihanetlerin utancıydı…

Kim bilir belkide bir zamanlar büyük dedesinin bu ülkenin (Osmanlı) vatandaşı olduğunu hatırlamasıydı?

Bilinmez…

Ama mutlaka tarihin tozlu sayıfaları arasında atalarının Atatürk’ümüze olan saygılarını, muhabbetlerini hatırlamıştır.

***

İlkokul, Ortaokul hatta Lise yıllarımızda Atatürk’ün ölüm yıldönümlerinde “Atatürk’ü anma törenleri” yapılır okullarda ders yapılmazdı.

Neden?

Çünkü muasır medeniyeti yakalama hedefiyle işi koyulan, “Bağımsız Türkiye Cumhuriyetini” kuran büyük liderin Mustafa Kemal Atatürk’ün gönüllerde yaşadığının ve unutulmadığının bir nişanesi olarak her yıl büyük bir huşu içerisinde bu anma törenleri tekrarlanırdı. 

***

Özellikler bir borazanla “ti” çekil ipte saygı duruşuna geçildiğinde çocukça gülmeler, pıskırmalar olurdu.

Daha sonra iyi hatip olan hocalarımız yaptıkları konuşmalarla bazen içimizi acıtır, gözlerimiz dolu dolu olurdu.

***

Bir insanın o kadar kıssa bir zamanda bu kadar büyük işleri nasıl başardığını bir ülkeyi nasıl yoktan yarattığını, aklımız almazdı ama ona saygı duymayı, onu minnetle anmayı öğrenirdik.

Biz Atatürk’e ve yaptıklarına karşı hiçbir zaman yozlaşmış olmadık. İste sekte olamazdık. Olamadık!

Çünkü Atatürk’ün inkâr edilmez liderliği, devlet adamlığı; siyasette ve cephelerdeki başarıları beyinlerimize kazınmıştı.

***

Bu gün ülkemiz dünya ülkeleri arasında bir yerdeyse; - bunu hiç kimse sahiplenmesin - bu sadece ve sadece Atatürk’ün “muasır medeniyeti” yakalama direktiflerinin uygulanması neticesinde olmuştur.

***

Kim bilir belki de Ürdün Kralı II. Abdullah’ın gözyaşları, atalarının bu ülkeye ihanetlerini hatırlamasıydı…