Kurucu müdürün hâlihazırda müdür olması ve kendi görevine ek olarak bu işi yürütmesi eskiden bir teamüldü ve bunda amaç tecrübeli bir yöneticinin yeni açılan bir okulun temellerini ve yapısını sağlam çatmasını sağlamaktı. Fakat Kurucu müdürlük bir geçim kapısı oldu. Şöyle ki; puanların gıdım gıdım verildiği ek 1 formunda kurucu müdürlüğe 10 puan verilmesi, atamalarda avantajlı duruma geçirilmek istenen adayları önce kurucu müdür olarak görevlendirilmesi yolunu açmıştır. Hiç müdürlük, hatta müdür yardımcılığı yapmamış bir kimsenin kurucu müdür olarak görevlendirilmemesi gerekir. Yayımlanan yönetmelikte sınav ve atama takvimi net belirtilmemiştir. Sınav takvimi belli olduğu halde eğitimcileri mağdur eden idareye takvimsiz bir yönetmelik bırakmak manidardır. Sözlü komisyonda İl milli eğitim müdürlüğünden üç bürokratın olması gereksizdir. Yönetmeliğin genel ruhu adil ve şeffaf değildir ve müdür başyardımcılığı ve isteğe bağlı yer değiştirmeler başta olmak üzere TALEP yerine TEVDİ usulü ön plana çıkarılmıştır. Bundan böyle birilerinin bir yerlere atandığını (ya da kimin nereye atandığını) kamuoyu ancak tesadüfen öğrenebilecektir. Yeni yönetmelik bu haliyle beklentileri karşılamamış, tartışmaları bitirememiş aksine ilk günden yeni tartışmaların doğmasına yol açmıştır.  Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı yönetici atama yönetmeliğinin yönetici atamadaki sistemsizliğimizin belgesidir ve hangi amaca hizmet edeceği aşikârdır. Geçmiş on yıllık süreçte yöneticilerimizin mahkeme yoluyla elde etmeye çalıştıkları hakları ve yaşadıkları mağduriyet hafızalardayken bu yönetmeliğin yayınlanması tarihi tekerrür ettirecektir…”

Bütün bu eksiklik, çelişki ve anlamsızlıkların yanında, eskiden okul-kurum yöneticiliği ve taşra teşkilatı yöneticiliği yapmış eğitim yöneticilerinin, eski yönetmelikle kazanılmış hakları olan yeniden atanma ve alt görev isteme hakları, bu yönetmelikte böyle bir düzenlemeye yer verilmeyerek belirsizliğe bırakılmış ve ellerinden alınmıştır.

Bu konuda çelişkili bir durum da ortaya çıkmıştır. Şöyle ki; 'Millî Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin, “Görev arası geçişler” başlıklı 25.maddesinin, 6.fıkrasında “Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği, Bakanlık müşavirliği, eğitim müşavirliği, Bakanlık  başdenetçiliği, Bakanlık denetçiliği, il eğitim denetmenliği ile şube müdürü ve daha üst unvanlı görevlerde asaleten geçirilen süreler (A) tipi eğitim kurumu müdürlüğünde geçmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre örneğin, daha önce bu maddede sayılan üst yöneticilik görevlerini yapmış kişiler, yine maddede sözü edilen (A) tipi eğitim kurumu müdürlüğüne başvuru yaptığında, idare ilgiliye nasıl bir cevap verecektir?

Bir yönetmelikle verilen bir hak, başka bir yönetmelikle yok sayılmaktadır. Durumun garabeti ortadadır.

Yazımı, EYUDER’in yaptığı açıklamadaki çağrıyla tamamlamak istiyorum.

“Dernek olarak Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi AVCI’dan talebimiz, eğitimcilerin vicdanında kabul görmeyecek olan bu yönetmeliğin derhal yürütmesini durdurarak, 2011 sınav sonucuna göre atamanın yapılmasıdır. Ayrıca İnsan Kaynakları Genel Müdürü başta olmak üzere, yönetmeliği hazırlayan ekibe hesabı sorulmalı ve tüm tarafların temsilcileriyle birlikte yeni bir yönetmeliğin çalışmalarını başlatarak, Türk Milli Eğitim Sitemine eğitimcilerin vicdanında kabul gören bir yönetici atama sisteminin temelini atmasını diliyoruz.”