Bugün, davulla ilgili hoş bir şey oldu. Anlatacağım…
***
“Davulun sesi uzaktan hoş gelir” sözü yaygınca benimsenir. Bir zamana kadar ben de öyle düşünürdüm.
Yıllar önce, düğünümün yapıldığı gece, o bayıltıcı dans müziklerinin üstene gelen davul sesi nedense içimi bir hoş etmişti.
Davulun sesinin yakından da hoş gelebildiğine tanık olmuştum o gece.
Toprağı bol olası canım Şafık Dayım:
“Davulsuz düğün mü olurmuş?” diyerek, gecenin bir vaktinde nereden bulduysa bulup getirivermişti düğün salonuna davuluyla davulcuyu.
Sonra da gelinli damatlı Şirinnar sekmiştik, Meryem sekmiştik hep birlikte bi dof insan.
Teşekkürler yollamıştık Gülden’le ben Beden Eğitimi Öğretmenimiz Ziya Beye, bize halkoyunları sekmeyi öğrettiği için.
***
Sonraları o sesi yakından duyabilmek için oto gara gider olmuştum. Arkadaşlarını askere yollayan gençlerin:
“En büyük asker bizim asker!” ünlemeleri arasında deriyi yırtarcasına davula vuran tokmağın çıkardığı sesi yakından duymak hoş geliyordu bana.
Sonraları…
Artık gençler arkadaşlarını davulla göndermez oldular askere.
Halay da sekmiyorlardı artık.
“En büyük asker bizim asker” diye ünlemiyorlardı da…
Haklılar…
Davullar yas havası çalamazlar ki.
Askere değil, ölüme gönderdiklerini düşünüyor olmalı gençler artık arkadaşlarını. Suskun bakakalıyorlar gidenin bindiği otobüsün arkasından.
Öyle ya, her gün şehit haberleri veriyor durmadan televizyonlar, gazeteler… Her “Gidenin gelemeyeceği” gibi bir acı hakim olmuş yüreklere. Bir de davulla mı yolcu etsinler arkadaşlarını ölüme?
***
Bu sabah coşkulu davul sesleriyle uyandım. Birden çok davul sesi keyifle uyandırdı beni. Emekliye ayrılmış olsan bile pazarları uzunca uyumanın keyfi başka oluyor. Hiç bir ses beni Pazar sabahında böylesine büyük bir keyifle uyandıramazdı.
Bu kez duyduğum davul sesi bir başkaydı. Bir değil; iki, üç, dört değil; tam beş davul birden aynı tempoyla sokaktan evlere doluyordu.
Hızla fırladım yatağımdan. Pencereye koştum. Sokaktan gelip geçeceğini sandığım davulları göreyim, diye.
Düğün kafilesinin bizim apartmanın arkasındaki avluya doluşmasını görmek daha da mutlu etti beni.
Enfes bir şölen oldu benim için bu.
Üç baba davulcunun yanında bir de 12-13 yaşlarındaki çiçeği burnunda davulcu. Bunlara eşlik eden 9-10 yaşlarındaki çocuk davulcu… Nasıl da hep birlikte tokmaklarını indirip kaldırıyorlardı aynı anda.
Bana sanki Filarmoni orkestrasını dinliyormuşum gibi keyif verdi beşi bir yerde vuran davul konserini dinlemek.
Bu davul orkestrası, bu Pazar günü beni çok mutlu etti.
Bilemiyorum, böyle bir durumla karşılaşsanız acaba siz de mutlu olur muydunuz?
Beş davulla bir zurnanın eşliğinde başı açık kızlarla türbanlı kızların el ele, omuz omuza halaya katılmaları da güzeldi…