Her sabah olduğu gibi gazete almak için çıktım.
Hava fena değil. Hafif bir esinti varsa da, artık bu kadarı olacak. Ne de olsa deli Mart sağı solu belli olmaz.
***
Gazete aldığım bayiye benden bir iki adım önde bir bey girdi. Yaşı mutlaka 60’ın üzerinde. Arkasından ben girdiğimde adam sıkıntılı bir sesle, “yahu arkadaş ne olacak bu memleketin hali. Son 10 senede içler acısı bir duruma geldik” diyordu. Gazete bayii “hayır mı abi ne oldu?” diye sordu. Beriki “hayır mı sı var mı be kardeşim. Canı sıkılan ya karısını, ya kızını ya da şunu sunu, bunu sunu öldürüp duruyor.”
Bu arada dükkânda alış veriş yapan bir başkası daha var. Onun da yaşı hemen hemen bizim yaşlarda. Başını aldığı şeyden kaldırarak konuşan adama şöyle ters ters bir baktı. Ve “niye hükümet gidin karınızı, kızınızı öldürün mü diyor?” diye sordu.
***
Anlaşılan iki zıt kutup durup dururken karşı karşıya gelmişlerdi.
Birisi hükümete muhalif diğeri hükümet yandaşı.
***
Kapı aralığında durdum konuşmaların bitmesini bekliyorum. Bu arada dükkân sahibi de konuşmaları dinlemeye başladı.
Benden önce girenin yüreği öyle yanmış ki, bomba. Patladı patlayacak. Belli ki isyanları oynuyor. Konuşmasına devam ediyor: “Daha ne olsun be kardeşim ne ülkede, ne millette huzur koymadılar. Yediğinin, içtiğinin tadını alamayan, çalışmasının karşılığını alamayan ve bu nedenle de bunalıma giren insan sıkıntısını ya karısından, ya kızından ya da şundan bundan alıyor.”
***
Hükümete muhalifin karşısına yandaş biraz daha sesini yükselterek: “Hop dur bakalım orda. Bu ülke şimdiye kadar böyle bir hükümet görmedi. Hükümeti böyle eleştiremezsin. Ne yaptı hükümet size? Neyinizi eksik koydu? Bunalıma giriyorlarmış, girmeyin efendim, girmeyin.”
Beriki, “ya işte böyle, sizin gibi ahmaklar olduğu müddetçe bu ülke adam olmaz. Bu yapılanlar az bile.”
Bu arada muhalif dükkândan içeri girerken aldığı gazetenin parasını verdi. Bende Bayinin benim için ayırdığı gazeteyi aldım, parasını verdim.
***
Yandaş halen “daha ne yapmalı bu hükümet size acaba?”diye konuşurken ben muhalifin koluna girerek “yürü gidelim be arkadaş” diyerek dükkândan çıkarttım…
Adamcağız yoluna, ben yoluma gittim.
***
Ama her ikisi de kendi fikirlerince konuşmaya devam ediyorlardı.
***
O ara şunu düşündüm. Ya bu iki kutup laftan, sözden anlamayan iki genç insan olsaydı… Ya da kutuplardan birisinin koluna girerek dükkândan çıkartmasaydım. Münakaşa daha da alevlenseydi?...