Engels, 1820-1895 tarihleri arasında yaşamış bir düşün insanıdır.
Yüzyıldan daha fazla bir süre önce Ortadoğu ile ilgili iki tespiti var, paylaşmakta yarar görüyorum…
“ Çalışmanın erişmiş bulunduğu gelişme aşaması ne kadar düşük, toplam çalışma ürünü ve bunun sonucu, toplumun sahip bulunduğu servet ne kadar az ise, kan ilişkilerinin üstün etkisi toplum düzeni üzerinde o kadar belirleyicidir.”
“ Servet sahibi olmayı hayatın başlıca görevlerinden biri gibi gören halklarda, komşuların serveti tamah uyandırır.
Bunlar barbar halklardır.
Yağma etmek, onlara çalışarak kazanmaktan daha kolay, hatta daha şefkatli görünür.
Eskiden sadece bir zorbanın öcünü almak ya da daralan bir toprağı genişletmek için yapılan savaş, şimdi sadece yağma için yapılır ve sürekli bu bir sanayi kolu durumuna gelir… ”
Mustafa Kemal’ in “ Yurtta Barış, Dünya’ da Barış “ söylemi, her askeri darbeye malzeme edilse de, Cumhuriyet’ in sınırlarını güvence altına almaya çalışması olarak yorumlanmalıdır.
Ortadoğu’ da yağma anlayışının değişmemiş olması, yüz yıllardır bir arada yaşayan insanların kötü bir şekilde birbirlerini boğazlamaları, hain olarak nitelendirilen insanların araçların arkasına takılarak sürüklenmeleri, aşiretlerin, feodal anlayışın, yağma kültürünün işaretlerinin sürmesi neden uzak durmamızın birer işaretleridir…
Ayrıca, Filistin sorununa yıllardır Arap ülkelerin yeterli destek vermemeleri ve işbirlikçi tutumları eleştirilecek ciddi bir sorundur. Arap olmamasına rağmen Filistin halkına İran destek vermektedir.
Yukarıdaki konu kişilerin beklentilerine göre değişebilir ama ortada geri bırakılmış, geri kalmış bir Ortadoğu halkı var ve coğrafya da kan gövdeyi götürüyor. Yüz yıldır petrol gelirleri Emperyalist ülkeleri “özgürleştirmiştir” .Yani, kendi toprağından çıkan bu gelirler Ortadoğu halkına kalmadı. Bedeli ağır olsa da bu gidişle kalacak gibi de görünmüyor…