Değerli ustam Hayri Balta’nın sitesinde gezinirken bir alıntı çarptı gözüme. Dr. Armağan Cengiz Büker imzalı bu alıntıyı sizinle paylaşmadan edemedim. Ancak alıntıyı tadıyla tuzuyla okuyamayacaksınız. Hani ivecenim ya, sık sık araya gireceğim. O yüzden. İşte alıntı:
“ZULÜM TABLOSU
Elektrik bedava…”
Bu ülke Kaddafi’nin Libya’sıydı.
**
Dünyanın en pahalı elektriğini biz kullanıyoruz. Güzel devletimin elektrik satışını verdiği taşeron firma bizi dilediği gibi kazıklar. Güzel devletim de buna bakar, bıyık altından benim halime güler.
Elektrik borcun, aylık faturanın gelişinin üstünden bir gün geçse kesme ilmühberi kesilir. Onu da kapına bırakmazlar. Apartmanın dış kapısına bırakırlar. Eline geçebilmesi mucizedir.
O yüzden elektriğin kesilir. Açtırmak için gidersin bir de 20 lira ceza kesildiğini görürsün. Kapatma kazığıdır bunun adı. Yatıramazsın o 20 lirayı.
Ardından daha üç gün geçmeden bir kesme ilmühaberi daha gelir. 20 liralık kesme borcundan dolayı bir 20 lira da kesmenin kesmesini ödemeye hazır ol. Bu ülke Türkiyedir.
Bu uygulama Türkiyenin her yerinde olduğu gibi senin yaşadığın Gaziantep kentinde de böyledir. Taşeron firmanın adı: TEDAŞ’tır.
***
“Su bedava…”
Bu ülke Kaddafi’nin Libya’sıydı.
Bizde Allah’ın suyuna en yüksek faturayı keser belediyeler. Hele borcun 90 lirayı aşsın, hemen mühürlerler su saatini Allahvekil. Kıçını yıkamaya su bulamazsın da umurunda olmaz kesenlerin. Nasıl olsa kendileri alışıklar kumla tahrata. Neden umurlarında olsun.
***
*Doğalgaz bedava…”
Bu ülke Kaddafi’nin Libya’sıydı.
Seni ülkende doğal gazla ısınmaya mahkûm ederler. Sonra da bunun fiyatını sık sık diledikleri kadar artırırlar. Bu ülke de Türkiye.
***
“Eğitim bedava
Sağlık hizmetleri bedava.
Tüm hastalara ilaç bedava…”
Bu ülke Kaddafi’nin Libya’sıydı.
Bizde hastaneler özelleştiriliyor. Öğrenim paralıya yönelmekte. İlacı en pahalıya alan dünya ülkesiyiz.
***
“Benzinin litresi Türk parası ile 20 kuruştu…”
Bu ülke Kaddafi’nin Libya’sıydı.
Bizde ayda bir zam gelir petrola.
Libya milli bankaları, faiz almazdı.
Biz kredimizden çok faiz öderiz bankalara.
***
“Libya vatandaşları, hiçbir şekilde vergi ödemezdi.”
Bizde “Nasıl olsa vergi kaçıracağınızı biliyoruz” düşüncesiyle, altından kalkamayacağımız kadar fazla vergi bindirilir sırtımıza.
“Libya, tüm dünyanın, en borçsuz ülkesiydi.”
Biz dünyanın en çok dış borcu olan ülkelerindeniz. Daha bir de halimize bakmadan Hasan dağına oduna çıkarız. Atla gideriz su içmeye, adını duymadığımız, haritada yerini bilmediğimiz ülkelere din kardeşiyiz diye bütçemizi delen yardımlarda bulunuruz…
Amerika’nın kaşıdığı Suriye yarasında mağdur olan yurttaşlara kapımızı açar, onlara yatacak yer, yiyecek sağlar, maaş bağlarız.
Bunlara bakıp da, “Atma Recep din kardeşiyiz..” diye bir söz gelir aklımıza da, “Acaba anımsatsak bize de uzatır mı yardım elini” diyerek umutlanırız boşuna. Aldığı ücretle hiçbir Türkiye yurttaşının iki yakası bir araya gelmez oysa.
Libya'da, evlenmek isteyen, tüm çiftlere, devlet, 150 metrekarelik daire verilirdi Kaddafi zamanında. Bizde evlenmek Kaf dağını aşmak gibi zor bir mesele haline geldiğinden, evlenemeyen erkeklerimiz tohuma kaçar, kızlarımız evde kalır oldu.
Kaddafi’den önce dilenci bulunmamaktaydı Libya’da. Şimdi dilenci kaynıyor sokaklarda.
Daha düne kadar madalya takacak diye göğsümüzü uzattığımız, kazığa oturtulup öldürülen dostumuz Kaddafi’ye: “Oh oh olsun, canıma değsin…” diyen de biziz. Gelin de güvenin dostluğumuza.
***
Rahatlık böyle mi batarmış adama.
Bir de dönün bizim rahatsızlarımıza bakın hele. Hala şakşak hala bravo…
Amaaan, cenneti garantiledik ya, önemli değil bu dünyanın sıkıntıları.
Haydi öyleyse büyük harflerle ve çığlıklar atarak; hep bir ağızdan, yineleyelim çok çok:
EN BÜYÜK BİZİM TAYİP, BAŞKACA BİR BÜYÜK YOK!