Eğitim, insanoğlunun birlikte yaşamaya başlamasından bu yana devam eden bir süreçtir. Bir başka yönüyle eğitim, insanda değişim, dönüşüm, gelişim ve yenileşme sağladığı gibi aynı değişim, dönüşüm, gelişme ve yenileşmeyi toplumda da tetikler. Bütün bu nedenlerle eğitimin, hem bireysel, hem de toplumsal işlevleri vardır.

Eğitimin bireysel ve toplumsal işlevleri, onun temel bir hak olarak tanınmasının da önünü açmıştır. Bu anlamda eğitim temel bir insan hakkıdır ve diğer insan haklarının kullanımı anlamında da vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Eğitimin bir hak olarak kabul edilmesi uzun bir tarihsel sürece dayanır. 1789 Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi’nde dolaylı bir şekilde eğitim hakkına değinilmektedir. Ancak eğitimin temel bir hak olarak belgelendirilmesi 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile mümkün olmuştur. Bu kapsamda BM tarafından 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi kabul edilmiştir. BM’nin 1989 tarihinde Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulü ile çocukların diğer hakları yanında eğitim hakkı da tekrar gündeme gelmiş ve taraf ülkeleri bağlayan bir yapı kazanmıştır. BM tarafından 1979 yılında kabul edilen Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ise içerdiği ifadelerle kadınların eğitim haklarını da gündeme getirmiş, taraf devletlerde ve dünyada farkındalık yaratmaya çalışmıştır. BM yanında 1949 yılında Avrupa’nın ilk siyasi kuruluşu olarak kurulan Avrupa Konseyi de uluslararası alanda eğitim hakkının hukuki temellerinin atılmasına katkıda bulunmuştur. Avrupa Konseyi tarafından 1950 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kabul edilmiştir. AİHS’nin önemli özelliği, İHEB’de bulunmayan bir denetim mekanizması getirerek kapsadığı hak ve özgürlükleri korumaya almasıdır.

Bütün bu düzenlemelere dayanılarak Türkiye’de anayasal ve yasal düzenlemeler yapılarak eğitim hakkının kullanımı konusunda önemli adımlar atılmıştır. Ancak bu düzenlemelere rağmen eğitim hakkının kullanımı konusunda çeşitli engellerin olduğunu ifade edilebilir. Bu engeller;

Temel eğitim hakkı;

-Öğrenci devamsızlıklarının nedenleri takip edilmemekte,
-Kız öğrencilerin eğitimine devam etmesi için gerekli çalışmalar yapılmamakta,
-Engelli öğrencilerin ihtiyaçları dikkate alınmamakta,
-Birleştirilmiş sınıf uygulaması temel eğitim hakkını engellemekte. Birleştirilmiş sınıflarda tecrübesiz öğretmenler görev almakta,
-Temel liseler ile resmi liseler arasında eğitimin niteliği konusunda farklar bulunmakta,
-Temel liseler üniversite sınavlarına hazırlık nedeniyle tercih edilmekte,
-Temel lise uygulaması, kamusal eğitimin ortadan kaldırmanın bir adımı olarak görülmekte,
Engelli çocukların eğitim hakkı;
-Engelli eğitiminde öğretmen, uzman, kurum ve alt yapı eksiklikleri yaşanmakta,
-Kaynaştırma eğitimi veren kurumlarda engelliler dışlanmakta,
-Özel eğitim düzeyi dikkate alınmadan öğrencilerin sınıflara yerleştirilmesi yapılmakta,
-Psikiyatrik engelli çocuklar özel eğitim aldıkça istismardan korunmakta,
Çalışan çocukların eğitim hakkı;
-Mevsimlik tarım işçisi çocukların eğitim hakkı ihlal edilmekte, eğitime erişimi engellenmekte, eğitim hayatları kısa sürmekte ve sosyal becerileri yeterince gelişmemekte,
-Sokakta yaşayan /çalışan çocuklar, aile ekonomisine katkıda bulunmak ve eğitim giderlerini karşılamak için çalışmakta, büyük kısmı okula devam etmemekte, okuldan dışlanmakta ve bu nedenle okulu sevmemekte,
-Eğitimde olması gereken çocuklar birçok yerde işçi olarak çalıştırılmakta, çocuk işçi ölümleri en çok tarım sektöründe görülmekte, çocuk işçi ölümüne en fazla taşıt kazaları sebep olmakta.
Cezaevindeki çocukların eğitim hakkı;
-Anneleriyle cezaevinde kalan çocuklar okul öncesi eğitime erişememekte
-Okul öncesine ilişkin açılan kurumlar ihtiyacı karşılamamakta,
-Cezaevindeki çocuklar eğitimlerine devam etmek istememekte,
-Aileler çocuklarının eğitimini desteklemekte yetersiz kalmakta,
-Açılan kurslar talep olmadığı için kapanmakta.
Mülteci çocukların eğitim hakkı;
-Suriyeli mültecilerin eğitim hakkı algıları düşük,
-Okula kayıt sürecinde bürokratik sorunlar yaşanmakta,
-Okulların fiziki kapasitesi yetersiz olabilmekte,
-Kendi akranlarıyla eğitim alamamakta, okulda ayrımcılığa maruz kalabilmekte ve çocuklar işçi olarak çalıştırılmakta.
Anadilde eğitim hakkı;
-Bazı azınlık gruplar anadilde eğitim hakkından yararlanamamakta,
-Devlet bazı azınlıkların anadilde eğitim taleplerini karşılamamakta.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde eğitim hakkı;
-Veliler çocuk hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmamakta,
-Ders kitaplarının niteliğinde sorun olmakta,
-Çocuk haklarının eğitim hakkıyla ilgili hükümleri uygulanmamakta.
Eğitim hakkının bu olumsuz boyutları karşısında yapılan çalışmalarda politika yapıcılara ve ailelere şu öneriler yapılmıştır;
Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelere yardım etme, okul devamsızlıklarının nedenlerini araştırma, okulda ayrımcılığa karşı önlemler alma, engelli bireylerin kurum ve öğretmen ihtiyaçlarını dikkate alma ve veli, öğretmen ve yöneticileri çocuk haklarıyla ilgili bilgilendirme.
Ayrıca temel eğitimdeki farklılıkları ortadan kaldırma, çocuk işçiliğini önleme, mülteci çocukların eğitim almalarını sağlama, cezaevindeki çocukların eğitim hakkından yararlanmasını sağlama, azınlıkların anadilde eğitim almalarını sağlama, ve ailelere yönelik çocuk hakları ve eğitim hakkı konusunda bilinçlenme.
Kaynaklar
Ümit Binbir. Doç.Dr.Gökhan Arastaman. Eğitim Hakkı: Bir Sistematik Derleme Çalışması.