Bekir Coşkun ustamı severim. Çok severim… Yazılarının bir tekini bile kaçırmadan keyifle okurum. Mümkün olsa, o güzelim yazıları her gün sizlerle paylaşırdım.

Eşeklikle ilgili yazısında biraz duraksadım. Aşağıdaki o yazısını okuduğunuzda, ustamı da, beni de anlayacaksınız.

O, eşeklerin insanoğlunun her türlü zulmünü tevekkülle karşıladığını söylüyor ustam.

Kanımca öyle değil. Eşek, kendisine reva görülen her davranışa, her hakarete karşılık verir. Ama bizler eşek bile olamadığımız için anlamayız.

Onun o uzun anırtılarında ne tekzipler saklı, ah bir bilebilseniz… Bende biraz eşeklik var da, oradan biliyorum. Onlar neler söylüyor anlıyorum.

Eşekler her hakaretimizi, her ağır sözümüzü, bin katıyla iade ederler bize.

***

Zannettiğiniz kadar terbiyesiz değildir eşekler. Hem bakmaktan kendinizi alamayıp hem de telin ettiğiniz o manzara, aslında birilerini telin etmek için hayata geçirilmektedir. Ancak, külotları olmadığından saklayamazlar zavallılar.

*Siz de fırsat bu fırsattır,” diye yapıştırırsınız yaftayı:

Terbiyesizler!.

***

Şu Adamoğlu, paytonları çeken atların ardına çuval bağlamayı akıl etti, tek güvencemiz, onurumuz olan askerimizin çuvalın içine sokulmasını bile hazmetti de, at’a olsun, eşeğe olsun külot giydirmeyi akıl edemedi.

Akıl edemediğinden mi acaba? Yoksa gizli röntgen tutkusundan mı becermedi bunu, orasını bilemem?

***

Kimi zaman sıpaların sıçraya sıçraya zarta attıklarını görürsünüz. Bu, hayvancığın karnında biriken gazları boşaltmak için yaptığı bir hareket değildir. Belki biraz da öyledir ama annesine yapılan hakaretleri protesto etmektir asıl amacı.

Eğer, birazcık olsun eşek olabilse Adamoğulları, o zaman eşeğin pek de o kadar eşek olmadığını anlayacaktır.

Uzun lafın kısası, iyi eşeklikler Adamoğlu, sevgimle.

 

***

 

Ben eşekleri severim...

Binlerce yıl insanlara en çok hizmet ettiği halde, insanların en çok eziyet ettiği canlıdır eşek. Zaten eşekliği de buradan gelir...

*

Eşekler kulaklarını kısaltıp ayaklarını uzatırsanız ata benzerler... Hörgüç koyarsanız deveye... Boynuz takarsanız geyik olur...

Hiçbir şey yapmazsanız zaten eşektir...

*

Bence doğaya iyi bakmalısınız...

Cevap bulamadığınız her şeyin yanıtı doğada vardır...

İnsanoğlu uygarlığını, doğada olanları keşfetmekle geliştirdi...

Uçakların kuşa, gemilerin ördeğe, denizaltıların balığa, tankların kaplumbağaya, helikopterlerin sazlık kelebeğine benzemesi rastlantı değildir...

*

Adamın soyadını “eşek” koymuşlardı... Canı sıkılıyordu bu işe, sonunda eşeklikten kurtulmaya karar verdi.

Mahkemeye gitti...

Hâkim sordu:

“Ne derdin var?..”

“Bana herkes eşek diyor” dedi...

“Ya ne desinler?” dedi hâkim...

“Sıpa olsun, bari küçüktür, sevimlidir, hani biraz daha iyi...”

Hâkim katibe döndü:

“Yaz kızım, soyadı sıpa oldu... Büyüyünce nasılsa yine eşek olacak...”

*

Ben eşeği severim...

Kocaman gözleri her zaman hüzünlüdür...

Dünyanın en güzel gözleri ondadır... Kocaman ve simsiyah... Ama eşek olduğu için kimse sevgilisine “Eşek gözlüm”demez...

*

Dünyanın en güzel gözlerine sahiptir ama gideceği yeri hep başkası söyler...

İtaatkârdır eşek...

Uyumlu...

Tepkisiz...

Ve itirazsız...

Razıdır önüne konulan yola...

*

İşte...

Özel hayvandır...

Bayılırım...

Ama sonsuz razı oluşu, katlanışı, tepkisizliği, koyulduğu yolda itirazsız gitmesi, aslında onu “eşek” yapar...

İyi bakın doğaya...

Eşekten dahi öğrenecek çok şey var..