Di…
Tam hatırlamıyorum. Hatırlamamada imkân yok!
Sene…
Ya 1951 ya 1952 Kore Savaşının en kanlı günleri yaşanıyor. Birleşmiş Milletlere bağımlılığımızdan dolayı Kore’de de şehit üstüne şehit veriyoruz.
Oysa Kore nire Türkiye nire…
Gün gelir onların Conileri, Kantzları da bizim için ölürler deniliyor!
İşin esasına bakılırsa ben bu hikâyeyi yıllar önce yine yazmıştım da bu defa ki, bir zaruri yeten kaynaklandı.
Evet, evimizde babam rahmetliğin pazardan satın aldığı AGA marka kullanılmış bir radyomuz var. Sokağımızda belki de mahallemizde bizden başka kimsede yok desem mübalağa etmiş olmam.
Tabii o zamanlar teknik, iletişim günümüzdeki gibi uçmuş değil.
İki katlı evimizin çatısına: ‘’Elektrikçi Mamet” denilen bir usta ki; o dönemde ya onun gibi bir tane daha var ya da yok. Onun yaptığı antenimsi bir şeyle radyomuzu dinlemeye çalışırdık.
Radyo programında neler vardı, ne zaman açılır ne zaman kapanırdı bilmiyorum.
Rahmetliğin “susun ben ajans dinleyeceğim” demesi üzerine herkes susar, babamın ajans dinlemesini beklerdik.
Radyoyu açar… Radyodan spikerin sesinden çok bir cayırtı, bir hırgür… Kulağını dayar radyoya sanki harbi kendisi yönetiyor. Pür dikkat dinlerdi.
Sonra… Sonrası yok! Radyo kapatılır, günlük yaşama dönülürdü.
Ve bir gün radyomuz açılmadı… Neden?
Sokağımız uzun, bayağı uzun bir sokaktı. Ana caddeye açılan “L” şeklinde giriş çıkışlarının yanı sıra unlamasına giden bir de çıkmazı vardı.
Ve o çıkmazın sonundaki yaşlı bilmem ne teyze vefat etmişmiş!
Bizim evde bilmem ne teyze vefat ettiği için tam 7 gün radyo açılmadı…
Oysa radyomuz sadece ve sadece akşamüzeri ajanstan ajansa açılırdı.
***
Yine yıllar yıllar önce…Yakın bir akrabamınoğlunun bilinen tam Antep usulü çeyizi vardı.
Tamburcusu, kemancısı, utçusu dümbelekcisi tam takım. Tamburu çalanın sesi de bayağı güzel, güzelde söylüyordu.
Birden çalgılar sustu…
Çeyiz sahibi eline mikrofonu alarak – hatırladığım kadarıyla – aynen şöyle dedi:
“Sevgili misafirlerim, hepinizden özür diliyorum. Komşumuz olan yaşlı ve hasta bir amcamız sizlere ömür şimdi vefat etmiş. Haber geldi. Onun için kederli ailesine saygısızlık olmasın diye çalgı çalınmayacak. Sessiz sedasız gidip çeyizimizi alıp gelelim. Allah rahmet eylesin!”
Eğlence; şu, bu o anda olduğu yerde kaldı.
Gitmek isteyen herkes büyük bir yeis içinde sessiz sedasız kız evine giderek çeyiz alındı;yine sessiz sedasız, yahsızzılgıtsız gelindi ve oğlan evine yine sessiz sedasız yerleştirildi…
Ve herkes dağıldı.
Cümlemizin cümle geçmişlerine ve özellikle de bu vatan için şehit düşen tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Allah rahmet eylesin…