Düşün

Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylasan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı.

"Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak bos, Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzelde dalıyorlar suya"

Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, iste o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, işte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.

Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti. Basını kaldırdı ve pencereden baktı

"Karsısında Simsiyah bir duvar"

///

Hisset

GECE VAKTİ KİMDİR KAPIYI ÇALIP GELEN 

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen 

Yitirdiğim bir mutluluk mu 

Habercisi mi gelecekteki bir mutluluğun 

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen 

İçimde bağıran acılar mı 

Serseri, başıboş bir rüzgar mı 

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen 

Ansızın çıkıp gelen bahar mı 

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen 

Yüreğim mi,damarlarimda hışırdayan kan mı 

Bağırarak bu kansız evlerin suratına 

Bağırarak bu kansız sokakların suratına 

Bağırarak bu kansız insanların suratına 

Bağırarak yüreğimdeki kanı 

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen 

                                           Ataol BEHRAMOĞLU

  ////

Gülümse

 

Göl, Deniz, Okyanus

Gölden, denizden uzak bir köyde öğretmen, öğrencilerine göl, deniz, okyanus kavramlarını öğretmeyi

düşünmüş.

Bir gün yarım bardak suyla sınıfa girmiş.

Çocuklara sormuş:

- Çocuklar bu gördüğünüz nedir?

- Yarım bardak su, öğretmenim.

- Şimdi gözünüzü kapayın bakayım. Kapadınız mı?

- Kapadık öğretmenim...

- Bu suyu büyütün, büyütün, büyütün...

- Büyüttük öğretmenim.

- Ne oldu biliyor musunuz?

- Bilmiyoruz öğretmenim.

- Göl oldu, göl.

Yine kapayın gözlerinizi. Daha da büyütün bu suyu. Şimdi ne oldu biliyor musunuz?

- Bilmiyoruz öğretmenim.

- Deniz oldu.

Kapayın yine gözlerinizi.

Daha, daha, daha büyütün bu suyu. Şimdi de okyanus oldu. Öğrendiniz mi çocuklar?

- Öğrendik öğretmenim.

- Peki, söyle bakalım Mehmet neymiş okyanus?

- Kocaman bir bardağın içinde, yarım bardak sudur öğretmenim.

///

Kulağına küpe olsun

"Konuşup konuşmamak bir şeyi değiştirmeyecekse, susmamak için bir neden yoktur." 

Nuovo Cinema Paradiso