GESOB Başkanı Sayın Ömer Küsbeoğlu, “İmam Hatip Lisesi de olsun. Ama asıl mesleki eğitim eiselerine ihtiyacımız var” diyor.
Yerden döğe kadar haklı. Sözlerinin altına, bir eğitici olarak imzamı atarım.
***
İmam Hatip Liselerine ihtiyacımız vardır. İhtiyaç duyulduğu kadar İmam Hatip Lisesi olmalıdır.
Ancak, ihtiyaç duyulan ara elemanların yetişmelerinin ekonomiye kazanç sağlayacağı düşünülerek, çeşitli dallarda meslek liseleri açılmalıdır.
Ve de, mesleki eğitim, lise konumunda olmamalı; ortaokullar seviyesinde başlamalıdır.
***
Gelişmiş ülkelerde öğrenciler, hep üniversiteye yönlendirilmiyor. İlköğretimden sonra, mesleki eğitim görmeleri için emek sarf ediliyor.
Böylece, insanlar bir yandan, kısa sürede hayata atılıp para kazanmaya başlarken, sanayi dalları da kolaylıkla ara eleman bulabiliyor..
***
Günümüzde, meslek liseleri birinci sınıflarının müfredat programı, klasik liseleri birinci sınıf müfredatının aynıdır. Müfredat böyle olunca, meslek liselerinde 3 yıl meslek dersleri görülmektedir.
Bu şekilde meslek lisesinden mezun olan bir kişi, mesleği elde edememektedir.
Mesleki eğitim okulları çoğalınca ve birçok öğrenci mesleğe yönlendirilince, üniversitelerin önündeki yığılmalarda ortadan kalkar.
***
Geçmişte meslek öğrenimi, ilkokul eğitiminden hemen sonra başladığından ve müfredatın da, meslek dersleri ağırlıklı olmasından, liseyi bitiren bir çocuk, mesleği elde etmiş oluyordu.
Sizlere, öğrencim Arif Ay’ın bu konuda yazışmalarımız sonucu son olarak 27 Şubat 2018 günü bana yazdığı e-mail de şöyle diyor: “Evet sayın hocam; ben muhasebede, sınıf ortalamasının altındaydım. Ama o zamanın en iyi fabrikalarında personel ve muhasebede ikinci adam olarak, yine Hasyün halıya geçtim orada da muhasebede ikinci adam olarak yıllarca çalıştım.
Bugün sizin öğrencileriniz, gerçekten çok başarılılar. Öğrencisine ücretli ders veren bir ülkede öğretmen-öğrenci arasında, manevi bağ olur mu hocam.
Siz, bizi karşılıksız severdiniz. Hele ben koşuda Türkiye üçüncüsü olmuştum; sabah töreninde madalyamı gülerek onurla taktınız boynuma. O zaman da sizi ilk defa gülerken görmüştük. Biz biliyorduk ki o dönemin hocaları resmi davranırlardı; ama bizi de severlerdi.
Saygı ve sevgimizin doruklarını o dönemde yaşadım. Ellerinizden öperim.”
***
Arif öğrencim, o günün müfredat ve öğretmenleri tarafından yetişen bir kişidir.
Acaba bugün onun gibi yetişmiş lise çıkışlı bir öğrenci var mıdır?
Zannetmem!