Öğretmenevleri Mahallesi, Günaydın Sokağın otopark mahalline, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, çadır kurarak tanzim satışlarına başladığını duyunca, nasıl olduğunu anlayabilmek, birazda alışveriş yapmak için gidip kuyruğa girdim.
Mesai saatleri 09,00 da satışlara başlanıyor, 17-00 de satışa son veriliyor. Olayı devlet dairelerindeki mesaiye benzetmek istemişler.
Ben 08,40’ta kuyruğa girdiğimde önümde bir hayli kişi alış-veriş yapmak için kuyruktaydı. Bu durum, müşterilerin çok önceden gelip, o soğukta beklediklerini gösteriyordu.
İçerideki iki eleman satış için hazırlıklarını tamamlamış, saatin 09,00 olmasını bekliyorlardı.
Buradaki tanzim satışı için Büyükşehir Belediyesince 4 eleman görevlendirilmiş. İkisi belediye çavuşu. Kişileri sıraya sokup, birer, ikişer içeri almakla görevliler. İçerdekilerden biri, fazla miktarda alımları önlüyor, diğeri de tartıp parayı alıyor.
Tanzim satışına sunulan gıda maddeleri şöyle: Sebze ve meyve olarak, baş soğan, patates, patlıcan, biber, domates, elma. Kuru gıda maddeleri olarak da pirinç, yeşil mercimek, nohut.
***
İki saat kadar bir zaman sonra tanzim satışına tekrar gittim. Soğan ve patatesten başka satılacak bir şey kalmamıştı.
Bu şunu gösteriyordu. Patlıcan, biber, domates ihtiyaca yetecek kadar getirilmiyor. Sanki “bulunsun” düşüncesi.
***
Ancak dikkatimi çeken, çalışanlardı.
Bunlar belediyede, kadrolu veya sözleşmeli çalışan, sonradan bu iş için alınmış kişiler değildi.
İnsanın aklına şu soru geliyor. Bu kişiler yeni alınmadığına, belediyenin elemanları olduğuna ve tanzim satışlarında kullanıldığına göre, bu kişilerin belediyedeki asıl işlerini kimler yapacak? Bir tanzim satış yeri için böyle düşünebiliyoruz. 30-40 semte açıldığını düşünürsek ne kadar elemanın kullanıldığı görülür.
Burada ay gibi güneş gibi apaçık şu iki soru geliyor aklımıza: Ya tanzim satışında görevli kişilerin belediyedeki asıl işleri aksıyor ya da belediye fazladan elemanlarla doldurulmuş.
Ne dersiniz?
***
Dursun yakınmış:
-Ula temel artık yaşlanduk. Ayaklarım, kollarım, başum anlayacağun her tarafum ağriyi. Bu yaşlılık ne kötü bir şeydur. E! Sen nasilsun bakayum?
Temel memnun:
-Evliyum, iyiyum. Anamdan doğdiğum ilk günkü gibiyum. Başımda saçum yok. Ağzımda dişum yok. Altıma yapayrum, haberin yok.
Orhan YALKIN