Ben hep iyi niyetle yaklaştım insanlara. Kalbimin temizliğiyle, niyetimin saflığıyla… Kimseye art niyet beslemeden, herkesin de benim gibi içten ve samimi olduğunu sandım. Çünkü kendi iç dünyamda kötülüğe yer yoktu. Ama öğrendim… Hayat bana öğretti. İyi niyetin, herkeste aynı yankıyı bulmadığını acı bir şekilde öğrendim.

Bazı insanlar sevmezmiş seni; işine yaradığın sürece yanındaymış meğer. Yani seni ‘’sen olduğun’’ için değil, onlara ne kattığın için seviyorlarmış. Menfaat bittiğinde, sebep bulmak da kolay oluyormuş. Bir gün aramıyorlar, bir gün soğuyorlar, bir gün ‘’yoğunum’’ diyorlar… Oysa hepsi bahane. Çünkü gerçekten seven, vakit bulur, gerekçe üretmez.

Hayat bana en çok şunu öğretti: Niyetin saf olması, herkesin öyle olduğu anlamına gelmiyor. Ve en tehlikeli insanlar, sana ‘’ben asla yapmam’’ diyenlerdir. Onlar genelde önce yapar.

Şimdi artık daha temkinliyim. Kimseye körü körüne güvenmiyorum. Birine elimle uzattığım iyiliğin, dönüp yüzüme tokat gibi çarpmayacağını varsaymıyorum.

Çünkü anladım: bazı kalpler kirli niyetlerle atıyor. Ve bazı insanlar sadece ihtiyaç duydukları sürece yanındalar.

Ama ben değişmeyeceğim. Çünkü onların kötülüğü, benim iyiliğimi kirletmeyecek. Ben yine niyetim kadar güzel kalacağım. Ama artık herkese değil, hak edene vereceğim içimi ve sevgimi.