Önce, MK’ya sormuşlar beni. Yaşıyor mu? Nasıl ulaşabiliriz kendisine? diye. O da “maalesef yaşadığımı” söyledikten sonra eklemiş:

“Gerçi ölmedi daha ama sanırım ölümü yakındır. Zira sıkı sık ölümden söz eder olmuş. Hani artık iyice yaşlandı ya…”

Sonra Sevgili Yazar arkadaşım Nuran Turan’dan bir ileti geldi:

“Ne kadar vefalı dostsun…” diyor. Baki Tamer hakkında yazdığım yazıdan dolayı...

Ah dostlar, ah! Gönül borcu ödemek bu kadar kolay olsa, değil arkalarından bir tek köşe yazısı yazmak, destanlar yazardım.

Nuran Turan yazarıma verdiğim yanıtı da bu arada sizlerle paylaşmak istedim. Yanıtım şöyle oldu:

“Yatırım yapıyorum Sevgili Yazarım... Yarın bir gün ben de öldüğümde, ardımdan yazanlar olsun diye... 

Aslında en çok cenazeme kaç kişinin, kimlerin geleceğini merak ediyorum. 

Cenazem kalabalık olsun da, “Duymadık da gelemedik,” diyenler olmasın diye davetiye bastırmayı bile düşünüyorum ama arkada kalanlarım bu işi ciddiye alırlar mı, davetiyelerimi dağıtırlar mı bilmiyorum.

Dağıtsalar ne hoş olurdu, değil mi?

"Yarın, ikindi namazından sonra (öğlen sıcağında kimse rahatsız olmasın diye ikindide olsun istiyorum) Ulu Cami'de yapılacak olan cenaze törenime teşriflerinizi rica ederim. 

Kaçıranlar aynı gün akşamüstü, Düztepe Cemevi'nde yapılacak olan ikinci cenaze törenime katılabilirler. Giriş serbesttir, ücretsizdir. Sevgiyle kalın, mutlu yaşayın, elinizdeyse tabii.