Düşün
sıkılmadan okuyun lütfen mutlaka okuyun !!!! Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?"
Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler.
"O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin."
Öğrenciler bunu da yaparlar.
"Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!""
Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
"Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun."
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: "Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar."
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar:"Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor."
"Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık." "Hem sıkıldık, hem yorulduk?"
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir .....
////
H
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Bağlanmayacaksın
Can Yücel
////
Gülümse
Ters Adam Temel
İspanya’da boğa güreşlerinde bir kural vardır: Boğa güreşçiye saldırır da, güreşçi bu saldırıyı savuşturursa, o anda bütün seyirciler ayağa fırlar ve “Oley” yani yaşa diye bağırırlar.
İşte yine bir boğa güreşinde boğa hücum edip de güreşçi bu saldırıyı savuşturunca, tribündekilerin hepsi kalkıp “Oley” diye bağırıyor ancak onlar oturduktan sonra sıskacık bir adam tek başına ayağa kalkıp incecik sesle “Oley” diyordu.
Bir, üç, beş hep yineledi bunu.. Bu adam Temel’den başkası değildi.
Nihayet herkes “oley” dedikten sonra Temel kalkıp tek başına “ole” diye bağırınca, yanındakiler merakla sordular bu davranışının nedenini. Temel gayet sakin:
“Ben, poğayi tutayrum..”
////
Kulağına küpe olsun
Cahil insan, bilmeyen değildir, bilmek istemeyendir. Bilmediğiyle mutlu olandır.
Platon