Senin yanında olmaktı tek isteğim; sırf bu kadar basitti mesele.
Bir kadın, en temiz haliyle açtı kalbini. Saklamadan, koşulsuz… Ve tek istediği senin yanında olmandı. Sevgiyle baktı, sevgiyle emek verdi, sevgiyle bekledi onu görmeni… Peki ya sen? Hangi hikâyenin intikamını aldın ondan, hangi eski yaranın hesabını onun omuzlarına yükledin?
Sevmek, gösteriş değil; emek, cesaret ve bir tür teslimiyettir. Saf bir sevgi, karşılık beklemez gibi görünür ama gerçekte beklentisi şudur: ‘’görülmek. ‘’
Bir bakış, küçük bir dokunuş, ‘’buradayım’’ demek işte o kadar. Bu kadar az şey istedim; verdikçe çoğalması gereken bir sarmal bekledim. Sen ise, başlangıçta ısınan eli soğuttun, anlayışı görmezden geldin, istekleri görmezden gelip yavaş yavaş yok saydın. Bu, bir yok edişin hikâyesidir: küçük ihmallerin, görmezden gelmelerin, biriken suskunlukların hunharca kıymetleri çiğnemesi bu.
İlişkilerde acı veren çoğunlukla büyük ihanetten değil, ardı ardına gelen küçük ihmallerden gelir. Birlikte geçirilen onca anın arasına sinsi sızar ‘’sen de olur’’lar, ‘’önemli değil’’ler, ‘’sonra bakarız’’lar. Bir kadın, sevmenin ödün vermek olmadığını; sevilmenin ise yalnızca söz değil, davranışla da kanıtlaması gerektiğini bilir. Senin neye ihtiyacın varsa onu bekledi; belki de en çok kendini, aynada görülecek bir cevabı. O cevap gelmediğinde ise içinde bir tuz gibi yayıldı yalnızlık.
Peki, soralım kendimize: Niçin kırdın? Çokça neden olabilir: korku, yorgunluk, geçmişin gölgeleri, güçsüzlük, telaş, korku, acaba bu ilişki de mi aynı… Fakat hiçbir mazeret bilerek bir insanı görmezden gelmeyi meşrulaştıramaz. İnsanları yok saymak, onları silmek değildir sadece; o aynı zamanda kendi vicdanını da köreltmektir. Görmezden gelinen sevgi, bir gün geri dönüp en beklenmedik anda hesabını sorar. Teslimiyetin yerine yerleşen değersizlik hissi, ilişkinin bütünlüğünü zehirler.
Bu satırları okuyanlara not: Sevmek cesur iştir; sevilmek ise saygı ister. Kaşımızdaki insanın ‘’sadece yanımda ol’’ demesi bir talep değil, bir ihtiyaçtır. Eğer bunu duymazsanız, belki de dinlemeyi bilmiyorsunuzdur. Dinlemek, bazen hiçbir şey yapmamaktır; sadece orada durup varlığı kabul etmektir. Bir insanı sevmek, onu yok saymamak, isteklerini küçümsememektir.
Ve sana, gözleri sevgiyle bakan insana sesleniyorum: Susma. Söyle ne istediğini, kaç defa denedinse yeniden dene. Kalbinin saflığı, değersizleştirilecek bir mühür değildir; o kırıldığında tamiri zaman ve özen ister. Gitmek de bir seçenektir. Çünkü terk edilen ruh, en sonunda kendini korumak zorunda kalır. Gitmek intikam değildir; kendini geri almak, kendine yeni bir ‘’ev’’ inşa etmektir.
Sonuç olarak, ilişki iki kişiliktir; tek taraflı bağlılık, parmak uçlarında yürüyen bir hayalden öteye gidemez. Sevgi istedim; yalnızca senin yanımda olmanı istedim. Yapmadın. Kırdın. İttin. Görmezden geldin, cezalandırdın. Kaç kere terk ettin. Terk etmem için uğraştın.
Ve şimdi: ya ders alır, gözlerini açarsın; ya da sevginin bir gün nasıl değerli olduğunu anladığında, artık geç kalmış olursun. Seçim senin.